Babam ustura bıçağını gösterdi öfke ile anneme Ben annemin karnında rüya görürken henüz İşte hayat dedikleri bu düş İnsana vurmaya o zaman başlarmış
Gece uyanmamış Vakitse çok erken daha Korkardım çok sessiz yürüyen gürültülerden Dişlerimin kökü sökülecek sanırdım Ağzıma süt dağılıyorken burada Annemin gözleri babama her b/aktığında Bir kurban daha verilecek sanırdım sabaha Oysa beni okşarmış elleri korkuyla Göbek bağı boğazımda sancılanırken dünyaya Bense tekme vururdum annemin karnına Ödenmeyecek bir hakla
Yürek b/aşında dikilen aşkın kırıntılarıydık hepimiz Büyürken yaşımız ergenlik kaldırımlarda Renksiz bir tablo asılırdı şehrin yüzüne Fersiz sigara dumanları düşerdi gözlerimize Başımız her daim önümüzdeydi Yaş daha on beş veya on altıya hiç kala Haram bilirdik erkeğin nefesini Şeytan tüyü derlerdi bize Sevmekten korkardık birbirimizi
Annem göğüslerini hep sakladı benden Yaşım aklımı aştığı günlerdi İçimde ne küfürler büyürdü bilseniz Ki hep susardım Ninem nasihat masalları fısıldayınca kulağıma Ona tonlarca öfke kusardım
Minareden ezan sesi gelirdi birden Ölüler kalkıyor sanırdım yataklarından Haz rol vaziyette fırlardım hemen yerimden Korkardım Allahın beni taş yapmasından Bana sevmeyi böyle öğretti büyükler Sonra Allah seni yakacak dediler Ve kan akıtmadan ciğerlerime İçimde böyle bir cinayet işlediler
Dedemin kolları yine yarım çıplaktı Bir gece ellerini suya salarken ihtiyar seneler Uyurdu velur yatağında salyalı her beşer Rüyaların başında beklerdi kara suratlı kediler Kapı gıcırtımız duyulurdu yan komşunun evinden Bizim ihtiyar yola çıkarken çok erken Sonra “has bin Allah” derdi adam belli Birde öfkeyle dönüp yatağında şiddetle Dedeme güzelce bir söverdi Gömülüp gafletin sessiz çığlıklarına Munafık düşler görmeye devam ederdi
Kimi ışıklar hep sönüktü Kimileri birden yanardı Avluda bekleyen ağızlar vardı Allaha hiç b/ulaşmamış Ahırda horozların sesi çınlardı Delip karanlığı sema ya karışmış Başımızı secdeye koyardık toprak tavanlı odanın sol köşesinde En çokta karıncalar korkardı güneş karanlığı yiyince Uzaktan Çok yaban bir koku gelirdi bizim olmayan o köyde Tandırın şurtun da bir kadın ağlardı Yanardı gözleri güneşe dokunmadan içinde Çıplak parmaklı çocuğuna bir ekmek yetişsin diye Çaresiz sevgi kusardı ateşe Bu yoksulluk son bulsun ümidiyle
Sonra sakalını tarayarak eve gelirdi atam Canını sokaktan zor kapmış belli Gözlerinde uğuldar fersiz bir galibiyet var Rütbeli iki çakal birbirini öldürmüş Bize öyle der çökerdi Sevinip alkış tutmuş buna bazı m/illet Şaşardık demokrasi dedikleri cebbara Bu nasıl haylaz bir medeniyet Özgürlük dedikleri yer kapısız bir mağara
Dağda türküler söylermiş yoksul bir çoban Sürünün kulağı öylesi sağırmış Kurtlar kuzuları kaparken yaylada Ağa beyi konakta s(d)erince yatarmış Dediler ki mağarada bir hayat boğulmuş Irkının rengi âdem miş Zerdüşt bir ceylan uyanıp toprağa kapanmış Tövbesini cinlerin eteğine dökermiş Dışı d/in İçi ölüm kokan kadınlar ağlarmış yağmurlar kutsanırken yezidin dudağında Dediler karıncalar kürtaj olmuşlar Yesrib yolu kana bulanmış Dediler ki dünyayı bir insan ateşe verecekmiş Dediler adalet ölmüş dediler Dedim yaşamak tam bir zulümmüş
Afrikalı bir aslan geçerdi nehrin ağzında karnı öylesi aç Açlıkla doyan çocuklar koşardı kurbanlık ağaç gölgelerinde Oyuna delice muhtaç Kana umut Savaşa hayat derdi akılsız kukumav kuşları Son çocuğu yırtmak için bu coğrafyada Asırlarca kafasız düşünürlerdi
Sapan taşıyla vurulan bir serçe düşerdi yüreğimin tam ortasına Ağlardım korkarak ona Dökülürdü dilim zeytin bahçesinin katran yüzüne Sürü sürü mahlûkat toplanırdı başıma birden Nuh yarın gemi yapacak derlerdi Peygamber çocuğu olmak istemezdim o an Tufan beni kapsın dilerdim Gözlerim ölümü görmesin isterdim
Kurtlar gökten şehla bakardı yüzüme Ben korkardım Gözleri çakmak çakmak yanardı birde Cesetler dizilmiş önüme tek tek kara kefenli Birazdan şeyhler gelecekmiş beyaz takkeli Yeryüzünde uçacak insanlar var derlerdi Kalu beladan başlasam saymaya Bu sahtekarlık yutardı dünyayı Yinede gitmezdi
Ne kadar çok yutsada genç fidanları Uslanmaz asla bu vahşi toprak Şeytan şahit olduğu gün inkara Doyacak o gün mezarlar mutlak
İncil Tevrat Zebur da Kuran söyler hatırla Aklı kafan(d)a yük tutma
Yüzümün boşluğuna düştü işte Kavruk bir ceset daha Babam diyor ki anneme Sus Sakın ağlama "Bir kıvılcım yeter bizi yakmaya"
Annem beni hep severdi Bende annemi çok severdim Nefreti öğretene kadar bir diğerleri
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.
Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
ölümün olduğu bu dünyada, hiç birşey çokta ciddi değildir aslında... Franz K