MAŞA VAR MAŞA
Sakın aldanma
Dudağa, kaşa
Kanma, inanma
Baygın bakışa
Maşa var maşa
Düşme ataşa
Bağlanma, yanma
Sahte gülüşe
Düşün, taşın, gör
Aşkın gözü kör
Aklın var bir sor
Öğren de yaşa
Emrullah Bedir
AĞLAYAMADIM
Yaşamak istedim gücüm yetmedi
Kalbimi dünyaya bağlayamadım
Ömrümce bir tek gün derdim bitmedi
Ağlamak istedim ağlayamadım
Ekmeği, toprağı; havası, suyu
Her şey aleyhime dünyanın huyu
Çektim ıstırabı bir ömür boyu
Ağlamak istedim ağlayamadım
Hasretle, çileyle, dert ile yaşa
Ruhumda bitmedi bu kör karmaşa
Aşktan ümitlerim çıkınca boşa
Ağlamak istedim ağlayamadım
Mutluluk ümidim düşünce dilden
Bir farkım kalmadı kuru bir daldan
Tükenmiş gözyaşım ne gelir elden
Ağlamak istedim ağlayamadım
BU GÜNÜM DE BÖYLE GEÇTİ
Sonu gelmez yalnızlığım
Kalbimde bin yara açtı
Yine kaldım tek başıma
Bu günüm de böyle geçti
Değişmedi kara yazım
Hiç dinmedi yürek sızım
Mutsuzum yine mutsuzum
Bu günüm de böyle geçti
Kolum kanadım kırıldı
Mahşer hesabım soruldu
Yoruldu gönlüm yoruldu
Bu günüm de böyle geçti
Ben yürürken yavaş yavaş
Çaresizce soldu güneş
Sabah bir hoş akşam sarhoş
Bu günüm de böyle geçti
Emrullah Bedir
SEN YÜZÜME GÜLÜNCE
Aşka yelken açar gönlüm
Sen yanıma gelince
Mutluluktan uçar gönlüm
Sen yüzüme gülünce
Kara bulutlar dağılır
Hayat sevincim çoğalır
Dağlar önümde eğilir
Sen yüzüme gülünce
Ne derdim ne tasam kalır
Saat durur gün azalır
Aşkın beni benden alır
Sen yüzüme gülünce
Keşke ben hep senle kalsam
Bir an bile ayrılmasam
Kaybolur her derdim tasam
Sen yüzüme gülünce
Emrullah Bedir
KÖRDÜĞÜM
Ayrılık var çile var
Her sevgide gördüğüm
Kötü şansım dönmeden
Çözülmez bu kördüğüm
Bağlanmışım yürekten
Tükendim beklemekten
Beter oldum ölmekten
Çözülmez bu kördüğüm
Gönül ferman bilmedi
Sabır çare olmadı
Bir çıkar yol kalmadı
Çözülmez bu kördüğüm
Yıllar insaf etmeden
Acı hasret bitmeden
Can bedenden gitmeden
Çözülmez bu kördüğüm
Emrullah Bedir
HAYDİ BİRAZ GÜLÜMSE
Her gün yeni bir umut
Kalpten seven herkese
Bırak derdi, tasayı
Haydi biraz gülümse
Gizemli tek heceye
Işıl ışıl geceye
Can taşıyan her şeye
Haydi biraz gülümse
Pırıl pırıl güneşe
Aşkla yanan ateşe
Eşe, dosta, kardeşe
Haydi biraz gülümse
Mahzenlere taşınma
Derin derin düşünme
Bir an bile üşenme
Haydi biraz gülümse
Emrullah Bedir
SARIKAMIŞ DAĞLARINDA
Her mevsimde bir hüzün var
Gül açsa da bağlarında
Kuşlar bile matem tutar
Sarıkamış dağlarında
Kara kışta naçar kaldı
Mehmetcikler şehit oldu
Umutları seller aldı
Sarıkamış dağlarında
Kanı dondu yiğitlerin
Canı yandı yiğitlerin
Günü söndü yiğitlerin
Sarıkamış dağlarında
Bulutlar göz yaşı döker
Gelincikler boyun büker
Her şey sessiz bir ah çeker
Sarıkamış dağlarında
Ne çarık ne çorba vardı
Ne mermi ne urba vardı
Taşlar bile üşüyordu
Sarıkamış dağlarında
Nerde paşam erler nerde
Bizi attın böyle derde
Kan ağlattın bütün yurda
Sarıkamış dağlarında
Emrullah Bedir
ASLA VAZGEÇEMEM
Yıllar azab olsa ızdırap verse
Şikayet edemem seni sevmekten
Hasretin, özlemin bir ömür sürse
Asla vazgeçemem seni sevmekten
Yürekten bağlıyım aşka, sevgiye
Bu yüzden razıyım derde, çileye
Mutluluk yolunda engel var diye
Asla vazgeçemem seni sevmekten
Yalnızca rüyamda görsem yüzünü
Hiç duyamaz olsam bir tek sözünü
Bir ömür arasam, sorsam izini
Asla vazgeçemem seni sevmekten
Denizler çıldırsa, dağlar yarılsa
Rüzgarlar, bulutlar bana darılsa
Bu aşkın bedeli idam görülse
Asla vazgeçemem seni sevmekten
Emrullah Bedir
KOŞAR GELİRİM
Biraz ümit versen gel bana desen,
Dağlar engel olsa aşar gelirim.
Gözlerin yollarda beni beklesen,
Dünya karşı dursa koşar gelirim.
İki elim kanda olsa gelirim,
Bin bir bela beni bulsa gelirim,
Canım yarı yolda kalsa gelirim,
Aşkının peşine düşer gelirim.
Her nerede olsan sen kalbimdesin,
Aklımda fikrimde hayalimdesin,
Seviyorum diye çağırsa sesin,
En mutlu duyguyu yaşar gelirim.
Emrullah Bedir
NEFERTİTİ
Nefertiti gibi doğdun bahtıma
Bir anda kuruldun gönül tahtıma
Dünyada binlerce güzel varsa da
Gönlümün sultanı sensin sevdiğim
Mücevher dizemem yetişmez elim
Padişah değilim kral değilim
Benim tek servetim aşk dolu kalbim
Gönlümün sultanı sensin sevdiğim
Tacım olsa belki başımdan düşer
Duyanlar, görenler halime şaşar
İnsan yaşıyorsa aşk ile yaşar
Gönlümün sultanı sensin sevdiğim
Kul, köle olamam pula, paraya
Merdiven çıkamam köşke, saraya
Bu hayat yolunda kalsam da yaya
Gönlümün sultanı sensin sevdiğim
ÇOKTAN UNUTTUM
Sorma anılardan, yaşananlardan
Ben senin ismini çoktan unuttum
Hatırlatma bana geçen yıllardan
Ben senin resmini çoktan unuttum
Tozlu bir albümde sarardı soldu
Mutluluk vadeden rengi yok oldu
Ya bir rafta ya da mazide kaldı
Ben senin resmini çoktan unuttum
Bir zaman elimde dolaştı durdu
Tesellim olurdu, çarem olurdu
Yazık ki gönlümü boş yere yordu
Ben senin resmini çoktan unuttum
Emrullah Bedir
HOŞLANIYORUM
Gülüşün baharım bakışın yazım
Kara gözlerinden hoşlanıyorum
Sevmek tek niyazım aşk alın yazım
Güzelim ben senden hoşlanıyorum
Kalbime saplandı kirpiğin kaşın
Ne çıkar birazcık küçükse yaşın
Mutlu hayalinde hep beni düşün
Güzelim ben senden hoşlanıyorum
Ümidim, neşemsin gündüz gecemde
Gülüm, menekşemsin gönül bahçemde
Şiirim, şarkımsın mutlu hecemde
Güzelim ben senden hoşlanıyorum
Emrullah Bedir
SANA KANIM KAYNIYOR
Gel yanağı gamzelim
Gel beraber gezelim
Anla beni güzelim
Sana kanım kaynıyor
Güzelsin çok güzelsin
Herkesten çok özelsin
Gönlümde coşkun selsin
Sana kanım kaynıyor
Sen de gülümse bana
Atma beni yabana
Yaşayalım can cana
Sana kanım kaynıyor
Hayat seninle başka
Düşürdün beni aşka
Sarılıp öpsem keşke
Sana kanım kaynıyor
Emrullah Bedir
SANA GELMEK İSTİYORUM
Hasretin alacak son nefesimi
Ümidim bitiyor, ben bitiyorum
Kalbinde hissedip dinle sesimi
Ben sana gelmeyi çok istiyorum
Şu dağlar, denizler çöller yol verse
Gönlüm kavuşmaya ihtimal görse
Razıyım yolculuk bir ömür sürse
Ben sana gelmeyi çok istiyorum
Ömrümü tüketti zalim ayrılık
Çekilir dert değil bunca yalnızlık
Yok başka çıkar yol, başka mutluluk
Ben sana gelmeyi çok istiyorum
Emrullah Bedir
MUTLU DEĞİLİM
Uzaktan bakınca yüzüm gülse de
Fırtına kopuyor benim içimde
Yüreğim sevgiyi buldum dese de
Sensiz bu dünyada mutlu değilim
Gündüzüm geceme karıştı sanki
Hasretin ölümle yarıştı sanki
Yüreğim acıya alıştı sanki
Sensiz bu dünyada mutlu değilim
Her adım bir mezar her yol uçurum
Ne kavuşurum ben ne unuturum
Dinmiyor gözyaşım kan ağlıyorum
Sensiz bu dünyada mutlu değilim
Beste: Kelami Akdemir
KALBİN VARSA
Sevme seni sevmeyeni
Ah çekersin eyvah dersin
Anlamaz ki kimse seni
Kalbin varsa kaybedersin
Üç kuruş pul Leyla oldu
Mecnun çölde unutuldu
Gerçek aşkın rengi soldu
Kalbin varsa kaybedersin
Özlesen de kimse bilmez
Beklesen de kimse gelmez
Yıllar boyu yüzün gülmez
Kalbin varsa kaybedersin
Aşka saygı duyan mı var
Candan sevsen neye yarar
Gözün ağlar gönlün yanar
Kalbin varsa kaybedersin
Emrullah Bedir
BU AKŞAM
Bekledim bekledim yine gelmedin
Elimde çiçekler soldu bu akşam
Çektiğim hasreti, derdi bilmedin
Yüreğim hüzünle doldu bu akşam
Gökyüzü maviden sarıya döndü
Ses seda kesildi, ışıklar söndü
Ömrümde yaşanan en acı gündü
Yüreğim hüzünle doldu bu akşam
Kaderim seninle değişir sandım
Vefasız aşkına boş yere yandım
Ağlasın gözlerim yine aldandım
Yüreğim hüzünle doldu bu akşam
Emrullah Bedir
YAŞANMIYOR SİVAS SENSİZ
İstasyonda yürüyorum
Hayalini görüyorum
Yine seni arıyorum
Yaşanmıyor Sivas sensiz
Gel sevdiğim dön gel bana
Kıyma seni seven cana
Dön gel aşkın diyarına
Yaşanmıyor Sivas sensiz
Dört Eylül’de tanışmıştık
Her gün aşkı konuşmuştuk
Çok sevmiştik kaynaşmıştık
Yaşanmıyor Sivas sensiz
Hasretinden gönlüm deli
Yüzüm gülmez sen gideli
Kızılırmak hüzün seli
Yaşanmıyor Sivas sensiz
YÜREĞİMDE SAKLADIM
Gözlerim hep yollarda
Çaresizce bekledim
Seni hiç unutmadım
Yüreğimde sakladım
Sözlerini ismini
Gülümseyen resmini
Her halinle ben seni
Yüreğimde sakladım
Çok özledim sesini
Sımsıcak nefesini
Kaç yıl oldu ben seni
Yüreğimde sakladım
Dönüp gel diye bana
Yalvardım yaradana
Aşkına kana kana
Yüreğimde sakladım
YÜREK DAYANMAZ
Hasretin yüzünden kalsam da zorda
Hep seni düşündüm yazda baharda
Şu gönlüm ölmeye razı olur da
Senden ayrılmaya yürek dayanmaz
Sevincim köz olur özümde benim
Tebessüm kaybolur yüzümde benim
Yapraklar dökülür yazımda benim
Senden ayrılmaya yürek dayanmaz
Yokluğun yanında ölüm nedir ki
Her şeye razıyım dön gel yeter ki
Yolunu beklemek öyle çok zor ki
Senden ayrılmaya yürek dayanmaz
SENDEN UZAKTA
Sevgiyi bölemez ne tank ne füze
Kalbimde sen varsın ayrı kalsak da
Sirenler çalarken sevincimize
Mutlu olamadım senden uzakta
Bir yanım Kahire, bir yanım Bağdat
İçim kan ağlıyor yirmi dört saat
Aşkın bir dert ise hasretin bin dert
Mutlu olamadım senden uzakta
Haince vuruldu masum çocuklar
Şam yine kan gölü Halep’te yas var
Ben de yaralıyım Felluce kadar
Mutlu olamadım senden uzakta
Sanki şu yüreğim Basra Körfezi
Ağlasam gözyaşım yakar denizi
Gönlümün şehrinde bin mermi izi
Mutlu olamadım senden uzakta
Her yokuş sonunda iner bir düze
Her gece mecburen döner gündüze
Gün gelir Yaratan yol verir bize
Huzur bulamadım senden uzakta
SENDEN ÖĞRENDİM
Heceyi, sözcüğü, bütünü, babı
Hesabı, kitabı, akla hitabı
Cenneti vaadeden üstün sevabı
Canım öğretmenim senden öğrendim
Yarına ümitle bakabilmeyi
Karanlığa ışık yakabilmeyi
Gönülden gönüle akabilmeyi
Benim öğretmenim senden öğrendim
Haklının yanında sağlam durmayı
Vatana, millete kafa yormayı
Zalime, zorbaya hesap sormayı
Canım öğretmenim senden öğrendim
Sina’ya Yıldırım çakabilmeyi
İstanbul’a Fatih çıkabilmeyi
Dünyaya il diye bakabilmeyi
Benim öğretmenim senden öğrendim
SENDEN HABERSİZ
Aşka tövbe etsem neye yarar ki
Gönlüme doluyor senden habersiz
Yıllardır içimde bir duygu var ki
Seni seviyorum senden habersiz
Sen çiçek toplarken yaban ellerde
Ben Mecnun gibiyim ıssız çöllerde
Ah bir görsem diye gözüm yollarda
Seni seviyorum senden habersiz
Bilsen seni nasıl özlediğimi
Uzaktan uzağa gözlediğimi
Çözemez hiçbir güç bu kördüğümü
Seni seviyorum senden habersiz
SENDEN BEKLEDİM
Kalbimde sakladım seni sır gibi
Aşkımı, sevgimi söyleyemedim
Çözemedim gitti nedir sebebi
Ben hep ilk adımı senden bekledim
İhtimal vermezdim ayrı kalmaya
Elim mecbur şimdi sensiz olmaya
Hakkım yok kimseye hata bulmaya
Ben hep ilk adımı senden bekledim
Sen de çok sevmiştin hissediyordum
Nasıl olsa bir gün söyler diyordum
Ne yapsam ne etsem bilemiyordum
Ben hep ilk adımı senden bekledim
Hâlâ hatırımda okul yılları
Sen şiir okurdun ben masalları
Beraber yürürken bütün yolları
Ben hep ilk adımı senden bekledim
Ömrümde yalnızca kar mevsimi var
Sensiz yaşamadım ne yaz ne bahar
Saçlarım ağardı, gözlerim ağlar
Ben hep ilk adımı senden bekledim
SAVAŞ VAR
Pasifik’ten Çin’e her yer kaynıyor
Savaş var, savaş var, yine savaş var
Bu kanlı oyunu Batı oynuyor
Semayı füzeye bıraktı kuşlar
Yazık ki üst değer petrol ve benzin
Tükendi insanlık, ne kadar hazin
Tüm dünyayı sardı nefret, kan ve kin
Bir savaş bitmeden diğeri başlar
Suriye, Filistin, Mısır yanıyor
Arakan, Türkistan, Kırım kaynıyor
Ateşin harına bahar deniyor
Bir düşün kardeşim kim kimi taşlar
Siyonist kafada en temel amaç
Ötekini yok et, kendine yer aç
Terörle işliyor bu alçak süreç
Kana hiç doymuyor vampir ayyaşlar
Demokrasi deyip uyuştur, uyut
Bütün kaynakları kökünden kurut
Batı’nın yöntemi adi tasallut
Huzur bırakmadı vahşi sarhoşlar
Asala, Haganah bomba atıyor
Haçlı artıkları alkış tutuyor
Türkler ne yaparsa göze batıyor
İstemezük diyor melez berdoşlar
Birlik yok, dirlik yok, mukavemet yok
İslam dünyasında kan oluk oluk
Ne çıkar tankları taşlasa çocuk
Toprağa düştüler yetim naaşlar
Kendine gel artık ey ehli iman
Vahdet farz, cihat farz gafletten uyan
İslama kayıtsız kaldığın zaman
Sırtlanlar, çakallar zulmü alkışlar
Küfrün can evinde ateş yanmadan,
Ufuklar tekbirle aydınlanmadan
Ordular zaferle geri dönmeden
Sanmam bu savaşlar biraz yavaşlar
Kardeşlikten başka her yol nafile
Selamla, sevgiyle haydi el ele
Mü’minler yürüsün özgür menzile
Ağlayan gözlerde son bulsun yaşlar
KORK ALLAHTAN KORKMAYANDAN
Onun yolu cehennemdir
Sen hep yürü öte yandan
Aman dikkat! Çok elzemdir
Kork Allah’tan korkmayandan
Elinde şer, dilinde şer
Çalar çırpar üçer beşer
Hiç düşünmez nedir mahşer
Kork Allah’tan korkmayandan
Yüce Hak’ka secde etmez
İnsanlara kini bitmez
Dürüstlüğe aklı yetmez
Kork Allah’tan korkmayandan
Kul hakkına saygı duymaz
Şu dünyayı yese doymaz
İnsanları sevip saymaz
Kork Allah’tan korkmayandan
Çağırsan da yola gelmez
Edep erkan zaten bilmez
Bir sözüne güvenilmez
Kork Allah’tan korkmayandan
Konuşursan dinden eder
Danışırsan candan eder
İnan seni senden eder
Kork Allah’tan korkmayandan
Dost görünen sinsidir o
Lanet şeytan cinsidir o
Hain, nankör, asidir o
Kork Allah’tan korkmayandan
UMUTSUZ GECE
Damarımda kan mı, zaman mı durdu?
Bu umutsuz gece hiç bitmeyecek mi?
Her saniye bir yıl, bin asır gibi;
Gözümden karanlık gitmeyecek mi?
İnsanlar göçtü mü, herkes nerede?
Neden bir kimse yok bütün şehirde?
Alışmak imkansız yıllar geçer de
Yalnızlık korkusu bitmeyecek mi?
Bir hal şarkısı ki sessiz, sedasız.
Nağmeler neşesiz, yorgun, manasız.
Bana bu geceler hep acımasız!
Bir defa merhamet etmeyecek mi?
Sevgi bir hayalmiş, mutluluk yalan.
Acı var, hasret var yıllardan kalan
Aklımda bir soru her dem sorulan
Ömrüm bu sabaha yetmeyecek mi?
Zaman çok yaklaştı sona gelmeye.
Takatim kalmadı nefes almaya,
Tan vakti başladı güneş solmaya.
Üstümü kimseler örtmeyecek mi?
KENDİMİ BULDUM
Şark bülbüllerinin nidalarında
Hecemi, sözümü, bendimi buldum
Aşkın büyüsü var sedalarında
Ben bu şarkılarda kendimi buldum
Yemen’den, Umman’dan selam gibiler
Asırlar boyunca sılam gibiler
Çölden esip gelen ilham gibiler
Ben bu şarkılarda kendimi buldum
Sanki benim sesim, benim nefesim
Kimi tek tesellim, kimi hevesim
Her güfte, her beste yaşama hissim
Ben bu şarkılarda kendimi buldum
Nil’in deltasından taştı geldiler
Yasak mesafeler aştı geldiler
Kardeş beldelerden coştu geldiler
Ben bu şarkılarda kendimi buldum
Özgün nağmeleri canımda candır
Yürekten sesleri kanımda kandır
Tarab melodiye gönlüm mekandır
Ben bu şarkılarda kendimi buldum
Kara günde akçe gibi şarkılar
Kalpten bir dilekçe gibi şarkılar
Dilimde öz Türkçe gibi şarkılar
Ben bu şarkılarda kendimi buldum
KARANLIK YÜZYIL
Karanlık yüzyılda doğduk yazık ki
Geceyi arattı sabahlarımız
Suçumuz, hatamız o kadar çok ki
Güneşi kararttı günahlarımız
Körpecik çocuklar denize battı
Anneler ekmeğe gözyaşı kattı
Mülteci umutlar çaresiz bitti
Saçları ağarttı eyvahlarımız
Ne kardeşlik kaldı ne de insanlık
Kalpleri kanattı kin ve düşmanlık
Her günün sonunda bin bir pişmanlık
Suç sayılır oldu mübahlarımız
Ölümcül acılar bitmedi gitti
Huzur iflas etti güven de bitti
Sevgi kan kaybetti aşk kan kaybetti
Ağır yara aldı cenahlarımız
Hala yok olmadık madem ki varız
Yıkılan her şeyi yine yaparız
Ne ayrı kalırız ne de koparız
İnşallah düzelir izahlarımız
KALAMADIM Kİ
Düşmemiş ne çıkar adım sicilden
Yaşamaya bir yol bulamadım ki
Hasretin bir farkı var mı ecelden
Ben sensiz bir nefes alamadım ki
Ayrılık derdini getirdi yıllar
Aşktan ümidimi bitirdi yıllar
Aldı sevincimi götürdü yıllar
Ben sensiz hiç mutlu olamadım ki
Çile var matem var böyle her günde
Sürgünde gibiyim sanki sürgünde
Sen hoşça kal dedin geçip gittin de
Dilediğin gibi kalamadım ki
İSTANBUL’U SEVİYORUM
Gecesinde gündüzünde
Ne mutlu bana diyorum
Bir eşi yok yeryüzünde
İstanbul’u seviyorum
Yaşıyorum doya doya
Her semti bir başka dünya
Bu şehirde sen varsın ya
İstanbul’u seviyorum
Deniz gibi gözlerinde
Saçlarının her telinde
Yedi tepe üzerinde
İstanbul’u seviyorum
Masal gibi yıllarını
Aşka giden yollarını
Surlarını sırlarını
İstanbul’u seviyorum
Bülent Nuran - Beste
HEYECANLANDIM
Sanki bir sihir var bakışlarında
Kirpiğin kalbimi delecek sandım
Nasıl da karşıma çıktın bir anda
Ben seni görünce heyecanlandım
Yüreğim sevindi, ümidim coştu
Bütün duygularım bendini aştı
Ellerim titredi, dilim dolaştı
Ben seni görünce heyecanlandım
Gözlerin aklımı başımdan aldı
Eşsiz güzelliğin kalbimi çaldı
Aşkın alev alev gönlüme doldu
Ben seni görünce heyecanlandım
EmRullah Bedir
GERİ GETİRİN
Büyüyünce geçer zor günler derdim
Şimdi ıstırabım çok daha derin
Masallar okurken ümitlenirdim
Bana çocukluğmu geri getirin
Canımı yakmazdı aşkın acısı
Bilmezdim ne demek hasret sancısı
Şimdi yolcu gitti gönlüm hancısı
Bana çocukluğmu geri getirin
Tarladan dönerdim bedenim yorgun
Gülmeyen günlere yüreğim kırgın
Yine de değildim hayata dargın
Bana çocukluğmu geri getirin
Yarınlarda ümit aramıyorum
Kaf Dağı nerede soramıyorum
Artık hayal bile kuramıyorum
Bana çocukluğmu geri getirin
Derede, tepede çoban olsam da
Kuzular melerken hüzün dolsam da
Oyun oynamasam, yalnız kalsam da
Bana çocukluğmu geri getirin
Ömrümden azalan manasız yıllar
Çıkmaz sokaklarda kaybolan yollar
İnsanlıktan yoksun vefasız kullar
Bana çocukluğmu geri getirin
ÇOK SULAR GEÇTİ
Bunca zaman sonra sevsen ne fayda
Mevsimler sarardı son kuşlar göçtü
Hala aklın fikrin düğün, halayda
Köprünün altından çok sular geçti
Yıllar yaşlanırken yollar kapandı
Mutlu hayalime hançer saplandı
Ömrüm can çekiyor millet toplandı
Köprünün altından çok sular geçti
Yaprakları soldu bahar, yazların
Büyüsü kayboldu aşktan sözlerin
Pişmanım dese de dilin gözlerin
Köprünün altından çok sular geçti
Kaybolan umutlar geriye gelmez
İmkanı yok artık yüzümüz gülmez
Çeşmeler aksa da tasımız dolmaz
Köprünün altından çok sular geçti
ÇOK BEKLİYORUM
Gözümde yılların uykusuzluğu
Her gece derdime dert ekliyorum
Hasretin içimde çöl susuzluğu
Sevgilim ben seni çok bekliyorum
Son hatıra resmin her gün elimde
Bir hüzün şarkısı kaldın dilimde
Sanma ki gidince soldun gönlümde
Sevgilim ben seni çok bekliyorum
Gözlerim yollarda ah gelsen derim
Mecnun’dan, Leyla’dan daha beterim
Sen yoksun güneşe hüzün örterim
Sevgilim ben seni çok bekliyorum
Peşinden ağlamak kaderim oldu
Ömür bir rüzgarmış çabuk savruldu
Senin hasretinden gönlüm kavruldu
Sevgilim ben seni çok bekliyorum
Emrullah Bedir
ÇİN İŞKENCESİ
Ezanı, Kur’anı susturuyorlar
Haddini çok aştı şu kızıl tuğyan
Yaşlıyı, çocuğu kıstırıyorlar
Mazlum tutsak olmuş zulüm gardiyan
Ana kucağında şehit bebekler
Türk avına çıkmış hain köpekler
Dedeler, nineler bir imdat bekler
Sağır mı olduk biz yok mu bir duyan
Ciğeri deliyor mağdurun sesi
Akıllara zarar Çin işkencesi
Kimseler sormuyor bu neyin nesi
Dayanabilirsen yüreğim dayan
Türk isen suçlusun, kalleşçe hüküm
Zirveye ulaşmış ırkçı tahakküm
Ölümcül kamplarda insanlık mahkum
Kör müsün ey dünya bu ne hezeyan
Çekici, orağı kan döken illet
Soykırım suçları gündelik zillet
İhanet, rezalet, kahpe cinayet
Dünya görmese de Allah’a ayan
Uygur toprakları ölüm ekili
Gökbayrak gönderde mahsun dikili
Azılı katiller Mao vekili
Bir çözüm değil ki silahsız beyan
Tanrı dağlarının baharı söndü
Çungarya mülteci kampına döndü
Anayurt büsbütün yasa büründü
Buna sessiz kalmak ömrüme ziyan
Türkistan yetim mi, düştü bu derde
Kazaklar, Özbekler, Kırgızlar nerde
Çin yine yenilir, yine gider de
Öz kardeş değil mi yalnız ağlayan
Hainler katliam planı kurdu
Vatanı, milleti yürekten vurdu
Nerde Çin Seddi’ni ördüren ordu
Atlı akıncılar kalır mı yayan
Bozoklar, üçoklar gerilecektir
Çin’e bir ders daha verilecektir
Türk ruhu Asya’da dirilecektir
Yeter ki milletim gafletten uyan
MÜSLÜMAN ARAPLARA SESLENİŞ
Kaşımız, gözümüz farklı olsa da
Neşemiz, ahımız bir değil midir?
Yıllardır resmimiz ayrı kalsa da
Bizim cenahımız bir değil midir?
Talas’ta tarihi destan yazardık
Kudüs’te Haçlıya mezar kazardık
Hain tuzakları derhal bozardık
Bizim silahımız bir değil midir?
Yüreğe közledik şehit Asım’ı
Özledik Memun’u ve Mutasım’ı
Yeniden kuralım gel Avasım’ı
Bizim felahımız bir değil midir?
Sen yokken Paris’e döndü kıblemiz
Coni’yi medeni sandı cümlemiz
Atina patentli bütün imlamız
Bizim eyvahımız bir değil midir?
Tevhitten ayrıldık söndü günümüz
Şam’da, Kahire’de yandı canımız
Kan gölüne döndü dört bir yanımız
Bizim günahımız bir değil midir?
Gözler ama ise suç mu güneşe
Tövbesiz nefisler düşer ateşe
Nasıl yüz çevirir kardeş kardeşe
Bizim ıslahımız bir değil midir?
Urumçi’de aktı yine kanımız
Haince vuruldu Arakan’ımız
Tarihte kayboldu üstün yanımız
Bizim iflahımız bir değil midir?
Beraber aşardık sıra dağları
Beraber yaşardık altın çağları
Yazık ki kuruttuk yeşil bağları
Bizim refahımız bir değil midir?
Ezan bir, Kur’an bir, imanımız bir
Mü’minler kardeştir, düşman değildir
Yeter şu bitmeyen tefrika nedir?
Bizim ilahımız bir değil midir?
BEN SADECE MÜSLÜMANIM
Puta, tağuta tapamam
Hak’ka feda olsun canım
Başka bir yola sapamam
Ben sadece Müslümanım
İslam’a imanım kesin
Müşrikler ne derse desin
Dini kendine herkesin
Ben sadece Müslümanım
Yüce Kuran bana imam
Başka bir kitap tanımam
Var mı daha büyük makam
Ben sadece Müslümanım
Haçlı artığı kelime
Pelesenk olmaz dilime
Kavram, terim, sözlerimle
Ben sadece Müslümanım
Tek önderim Rasulullah
Fikrim, zikrim yüce Allah
İnil hukmu illa lillah
Ben sadece Müslümanım
Zillete selam duramam
Millete hançer vuramam
Batılda hikmet aramam
Ben sadece Müslümanım
Nisyan ile malul akıl
Çölde kum denizde çakıl
Ulil elbab değil her kul
Ben sadece Müslümanım
Fani ömür sınır aşmaz
Kuru dere dağdan taşmaz
Beşer şaşar Rahman şaşmaz
Ben sadece Müslümanım
Nerde ezan orda vatan
Fark etmez Bosna, Türkistan
Talas ayrılmaz Sivas’tan
Ben sadece Müslümanım
Oğuz Kayı boyundanım
Saltuk Buğra soyundanım
Ebu Vakkas huyundanım
Ben sadece Müslümanım
Ne şucu ne de bucuyum
Ne harami, ne falcıyım
Hak’ka aşık bir yolcuyum
Ben sadece Müslümanım
Sürgün olsam belde belde
Susuz kalsam ıssız çölde
Hem dilde hem de gönülde
Ben sadece Müslümanım
FIRAT YILMAZ UNUTULMAZ
Müsterih ol Türk milleti
Şehit kanı yerde kalmaz
Elbet gelir hesap vakti
Fırat Yılmaz unutulmaz
Bilmese de akl-ı beşer
Şehit ölmez, mutlak yaşar
Yüce şanı çağlar aşar
Fırat Yılmaz unutulmaz
Ürkütemez bizi illet
Korkutamaz bizi zillet
Var oldukça yüce millet
Fırat Yılmaz unutulmaz
Onun eli elimizdir
Onun dili dilimizdir
Onun yolu yolumuzdur
Fırat Yılmaz unutulmaz
Hak Tala’dan geldi destur
Kısas bizde tek esastır
Terzi gelsin kefen kestir
Fırat Yılmaz unutulmaz
Kalbimizde iman, Kuran
Hedef Turan hem de cihan
Şahit olsun yüce Rahman
Fırat Yılmaz unutulmaz
Dalga dalga coşarız biz
Akdeniz’den taşarız biz
Yedi kıta aşarız biz
Fırat Yılmaz unutulmaz
Her şafakta doğacağız
Ecel olup yağacağız
Çakalları boğacağız
Fırat Yılmaz unutulmaz
Dün Bizas’ı kalpten vurduk
Hain Persi yere serdik
Sanmayın ki bugün durduk
Fırat Yılmaz unutulmaz
Gökte güneş solmadıkça
Şerrin sonu gelmedikçe
Hak yerini bulmadıkça
Fırat Yılmaz unutulmaz
Ey kan içen sefil cani
İhanetin değil yeni
Biz biliriz efendini
Fırat Yılmaz unutulmaz
Gözü kara özümüz var
Sultan Mehmet yüzümüz var
Allah şahit sözümüz var
Fırat Yılmaz unutulmaz
Yüreğimiz Hak’ka bağlı
Rakip değil bize dağlı
Binlerce genç Çakıroğlu
Fırat Yılmaz unutulmaz
Yumruğu sıkar geliriz
Roma’yı yakar geliriz
Dünyayı yıkar geliriz
Fırat Yılmaz unutulmaz
KALBİMİ GÖNDERİYORUM
Nasıl da özledim bir bilsen seni
Hasretin yüzünden can veriyorum
Şu fani dünyada tek servetimi
Ben sana kalbimi gönderiyorum
Bu aşkın bedeli ecelse şayet
Gelir son nefesim kopar kıyamet
Şu dağlar, denizler, yıldızlar şahit
Ben sana kalbimi gönderiyorum
Umudum kalmadı seni görmeye
Hevesim olmadı sefa sürmeye
İster hatıra say ister hediye
Ben sana kalbimi gönderiyorum
Selamı, sevgiyi rüzgara kattım
Yazdığım mektubu denize attım
Sahilde ol diye bir dilek tuttum
Ben sana kalbimi gönderiyorum
SEVMEK İÇİN DOĞMUŞUM
Dünyanın serveti kendine kalsın
Gönül köşküm için benim savaşım
İsterse ömrümün cezası olsun
Ben seni çok sevmek için doğmuşum
Varlığın mutluluk yokluğun hasret
Senden ayrılmaktır bence kıyamet
Aşkını yaşamak olursa kısmet
Ben seni çok sevmek için doğmuşum
Kıt kanaat olsa ekmeğim aşım
Acıyla yoğrulsa baharım, kışım
Sabahı beklerken solsa güneşim
Ben seni çok sevmek için doğmuşum
Emrullah Bedir
YOLLARINI GÖZLÜYORUM
Bir resmine baka baka
Seni her gün özlüyorum
Hasretini çeke çeke
Yollarını gözlüyorum
Çok üzgünüm yoksun diye
Can dayanmaz beklemeye
Ömrüm geldi geçti böyle
Yollarını gözlüyorum
Yüreğimde hüzün seli
Aklım mecnun gönlüm deli
Yıllar oldu sen gideli
Yollarını gözlüyorum
Özlüyorum özlüyorum
Ben seni çok özlüyorum
Hasretini çeke çeke
Yollarını gözlüyorum
YETİMİN GÖZLERİ
Yetimin gözleri kömür karası
Küçücük kalbinde hicran yarası
Maden ocağında kaldı babası
Acılar içinde ağlıyor şimdi
Hani umuttun sen ah kara elmas
Yüzlerce can aldın biter mi bu yas
Yanıyor Edirne, Ardahan, Sivas
Ateşin kalpleri dağlıyor şimdi
Ağıtlar yakıyor garip anası
Eve dönemedi gönül sevdası
Ekmek parasının bu mu manası
Başına karalar bağlıyor şimdi
Madenci yürüdü yüce mevlaya
Feryatlar yükseldi arş-ı alaya
Sabır ver Allah’ım dertli sılaya
Gözler pınar gibi çağlıyor şimdi.
Emrullah Bedir
GEÇ KALMADIN MI?
Yıllar sonra beni arıyorsun da
Bu aşkı bitiren sen olmadın mı
Perişan halimi soruyorsun da
Bunca dert getiren sen olmadın mı
Terk edip gitmiştin sessiz sedasız
Kaç mevsim değişti düşün vefasız
Bin pişman olsan da artık faydasız
Beni yalnızlığa sen salmadın mı
Sanma sen gelince çiçekler açtı
Şu gönül bahçemden serçeler uçtu
Vaktinde nerdeydin, iş işten geçti
Çok sevdim demeye geç kalmadın mı
GEL GÜZELİM HOŞGELDİN
Ömrümün baharında
Güneş gibi yükseldin
Can oldun sen canımda
Gel güzelim hoş geldin
Haber salmadan geldin
Kapı çalmadan geldin
Akşam olmadan geldin
Gel güzelim hoş geldin
Hayal misin gerçek mi
Yaprak mısın çiçek mi
Şans bize gülecek mi
Gel güzelim hoşgeldin
Şükür beni buldun sen
Yüreğime doldun sen
En sevdiğim oldun sen
Gel güzelim hoş geldin
Emrullah Bedir
ELVEDA DEDİĞİN İÇİN
Martılar Boğaz’da çığlık atıyor
Sormadın bu feryat bu hüzün niçin
Çamlıca ağlıyor, güneş batıyor
Sen bana elveda dediğin için
Ayrılık kararın ecelim oldu
Mutluluk hayalim yarıda kaldı
Bu akşam başıma felaket geldi
Sen bana elveda dediğin için
İçimde öyle bir derin duygu var
Ben seni sevmiştim İstanbul kadar
Yıkıldı Kadıköy yandı Üsküdar
Sen bana elveda dediğin için
Esti hasret yeli nefesi kesti
Sokaklar, caddeler hayata küstü
Koptu kıyametim bu akşamüstü
Sen bana elveda dediğin için
DALINDA KALSIN
Bülbüle kıyılmaz gül koparılmaz
Sevene saygıyı her insan bilsin
Aşkı yaza yaza tarih yorulmaz
Lale devri alem bir şarkı çalsın
Yağmur billur billur düşsün yaprağa
Yaşama sevinci versin toprağa
Harika bir duygu ahenkli doğa
Defne kaderimde neşeyi bulsun
Öyle eşsiz güzel gönlümün hası
Mis kokan mucize baharın süsü
Ömrümü doldursun aşkın büyüsü
Papatya kalbime mutluluk salsın
Kuşlar, kelebekler uçsun başında
Eşsiz bir zerafet var duruşunda
Solmasın dağların sarp yokuşunda
Menekşe aklımı başımdan alsın
Karanfil, yasemin yürekte inci
Taç yaprakta gizli hayat sevinci
Hepsi de çok güzel hepsi birinci
Bırakın çiçekler dalında kalsın
YAŞARIM
Varsın hiç gülmesin şu garip yüzüm
Derdimi içime atar yaşarım
Fark etmez geceye dönsün gündüzüm
Akşamı sabaha katar yaşarım
Yağmuru beklerken ömrüm çöl olsa
Kuru fırtınayla gönlüm savrulsa
Bu ümitsiz aşktan gençliğim solsa
Baharı hazana katar yaşarım
İhtimal yok ise mutlu olmaya
Ne gerek hayalde aşkı bulmaya
Madem ki mecburum yalnız kalmaya
Hasreti vuslata katar yaşarım
Ne çıkar dünyayı dönmüyor bilsem
Ne çıkar aklımdan yarını silsem
Fark etmez her nefes yeniden ölsem
Eceli canıma katar yaşarım
GEL BANA BİR ŞARKI SÖYLE
Sahildeyim yine sensiz
Bu yalnızlık nedir böyle
Gecem ıssız, deniz sessiz
Gel bana bir şarkı söyle
Gözlerime baka baka
Yüreğimi yaka yaka
Çıkar yol yok aşktan başka
Gel bana bir şarkı söyle
Bu geceden bir yıldız çal
Saçlarını rüzgara sal
Sabaha dek yanımda kal
Gel bana bir şarkı söyle
Nakaratı sevgi olsun
Nağme nağme kalbe dolsun
Mutlu bir melodi çalsın
Gel bana bir şarkı söyle
GEL GÜZELİM HOŞGELDİN
Ömrümün baharında
Güneş gibi yükseldin
Can oldun sen canımda
Gel güzelim hoş geldin
Haber salmadan geldin
Kapı çalmadan geldin
Akşam olmadan geldin
Gel güzelim hoş geldin
Hayal misin gerçek mi
Yaprak mısın çiçek mi
Şans bize gülecek mi
Gel güzelim hoşgeldin
Şükür beni buldun sen
Yüreğime doldun sen
En sevdiğim oldun sen
Gel güzelim hoş geldin
Emrullah Bedir
GERİ GETİRİN
Büyüyünce geçer zor günler derdim
Şimdi ıstırabım çok daha derin
Masallar okurken ümitlenirdim
Bana çocukluğmu geri getirin
Canımı yakmazdı aşkın acısı
Bilmezdim ne demek hasret sancısı
Şimdi yolcu gitti gönlüm hancısı
Bana çocukluğmu geri getirin
Tarladan dönerdim bedenim yorgun
Gülmeyen günlere yüreğim kırgın
Yine de değildim hayata dargın
Bana çocukluğmu geri getirin
Yarınlarda ümit aramıyorum
Kaf Dağı nerede soramıyorum
Artık hayal bile kuramıyorum
Bana çocukluğmu geri getirin
Derede, tepede çoban olsam da
Kuzular melerken hüzün dolsam da
Oyun oynamasam, yalnız kalsam da
Bana çocukluğmu geri getirin
Ömrümden azalan manasız yıllar
Çıkmaz sokaklarda kaybolan yollar
İnsanlıktan yoksun vefasız kullar
Bana çocukluğmu geri getirin
VURGUN
Peşin sıra yer yüzünde
Koşup giden gönlüm yorgun
Ben bu aşkın denizinde
Vurgunum vurgun!
Bakışına, gülüşüne
Salınarak gelişine
İnan senin her haline
Vurgunum vurgun!
İstersen gel bağrımı del
İstersen bu canımı al
Sana yalnız aşık değil
Vurgunum vurgun!
Nehir gibi gözlerine
Aşka yemin sözlerine
İşven ile nazlarına
Vurgunum vurgun!
VELHASIL KELAM
Dağlara, taşlara, uçan kuşlara
Selam olsun benden binlerce selam
Yolumu sürsen de hep yokuşlara
Bugün çok mutluyum velhasıl kelam
Kalbimi bir anda düşürdün aşka
Virane gönlümü çevirdin köşke
İnşallah Yaratan dedirmez keşke
Bugün çok mutluyum velhasıl kelam
Bakışın, duruşun, her halin özel
İsmin dudağımda kaside, gazel
Yaşamak ne güzel, sevmek ne güzel!
Bugün çok mutluyum velhasıl kelam
Şark yıldızı gibi gülümser yüzün
Gözlerinde gizli en güzel sözün
Benimle yaşansın gecen gündüzün
Aşktan umutluyum velhasıl kelam
ÖMRÜM AĞLADI
Engel tanımadan geçerken zaman
Sana hasret gönlüm beni bağladı
Gündüzde, gecede bezdim canımdan
Ben doğdum doğalı ömrüm ağladı
Haftalar ay oldu, aylar da sene
Yıllarım maziye karıştı yine
Nem mümkün sevinmek doğduğum güne
Ben doğdum doğalı ömrüm ağladı
Mülteci gibiyim nerede olsam
Kimse umursamaz çaresiz ölsem
Bin bedel öderim bir kere gülsem
Ben doğdum doğalı ömrüm ağladı
SANA KANIM KAYNIYOR
Gel yanağı gamzelim
Gel sahilde gezelim
Anla beni güzelim
Sana kanım kaynıyor
Güzelsin çok güzelsin
Herkesten çok özelsin
Gönlümde coşkun selsin
Sana kanım kaynıyor
Sen de gülümse bana
Atma beni yabana
Yaşayalım can cana
Sana kanım kaynıyor
Hayat seninle başka
Düşürdün beni aşka
Sarılıp öpsem keşke
Sana kanım kaynıyor
GÖRMÜYOR MUSUN?
Aşkı arıyorsun yaban ellerde
Sen beni kalbine sormuyor musun
Yalnız yürüyorsun bütün yollarda
Sen seni seveni görmüyor musun?
Adını kalbime yazdığım halde
Resmini odama çizdiğim halde
Yıllardır peşinde gezdiğim halde
Sen seni seveni görmüyor musun?
Aşkına yanarken bu can bu beden
Bakar kör gibisin yüzüme neden
Geçip gidiyorsun selam vermeden
Sen seni seveni görmüyor musun?
ISLANACAĞIM
Yıldırımlar ışık, yüreğim aşık
Hasretin rengine yaslanacağım
Gözlerimde yaşlar sele karışık
Bu gece yağmurda ıslanacağım
Sokak lambaları hüzün salarken
Yalnızlık peşimde gölge olurken
Göklerin öfkesi beni bulurken
Bu gece yağmurda ıslanacağım
Sanki günahlardan arınır gibi
Cehennem derdinden korunur gibi
Tufanda bir salda barınır gibi
Bu gece yağmurda ıslanacağım
Bahtımı sararken kara bulutlar
Gönlümü yakarken acı feryatlar
Kaybolup giderken bütün umutlar
Bu gece yağmurda ıslanacağım
GECE EKSPRESİ
Hücrede gibiyim ruhum daraldı
Susmuyor ömrümün hüzzam bestesi
Mutluluk sevincim hayelde kaldı
Beni burdan götür gece ekspresi
Kat kat karanlığa farları yakıp
Bütün hüzünleri garda bırakıp
Raylar üzerinden gündüze akıp
Beni burdan götür gece ekspresi
Her yerde başka bir acı hatıra
Dargınım, kırgınım bu sokaklara
Gitmek istiyorum başka diyara
Beni burdan götür gece ekspresi
Bir bilete ancak yetse de param
Artık gitmem gerek yok başka çarem
Madem bu şehirde yaşamak haram
Beni burdan götür gece ekspresi
Tek yüküm hasretim ellerim bomboş
Hangi yöne gitsem yollarım yokuş
Bir vefasız için şu gönlüm sarhoş
Beni burdan götür gece ekspresi
BULAMADIM
Nasibim değilmiş üç beş ucuz pul
Kaç kervan geçti de bal alamadım
Aşk hüzün denizi şu gönlüm bir sal
Mutlu yaşamaya yol bulamadım
Zaman yaşlandıkça tükendi gücüm
Ömrümü eskitti şu yürek sancım
Sellere gitti de hayat sevincim
Tutunacak bir tek dal bulamadım
Diyordum bir engel durdurmaz beni
Taşıyamaz oldum yorgun bedeni
Geri getiremem candan gideni
Baştan başlamaya hal bulamadım
Ömrüme hasreti mekan ederim
Bir lokma bir hırka yaşar giderim
Ne dost ne arkadaş kime ne derim
Kalbimi bilecek kul bulamadım
AKŞAM OLUNCA
Gölgeler büyürken güneş soluyor
Yaralı kalbime hüzün doluyor
Bütün ümitlerim yarım kalıyor
İçim kan ağlıyor akşam olunca
Ekmek paylaştığım martılar gitti
Bin bir çile ile bugün de bitti
Yılların hasreti beni tüketti
İçim kan ağlıyor akşam olunca
Sevenler el ele dilek tutarken
Şarkılar hayata ahenk katarken
Ben yine yalnızım güneş batarken
İçim kan ağlıyor akşam olunca
DİNLEYEMEDİM
Ne yapsam ne etsem yüzüm gülmüyor
Derde borcum mu var anlayamadım
Kedersiz, tasasız günüm olmuyor
Mutlu bir şarkıyı dinleyemedim
Yine çok yalnızım akşam oluyor
Yine gözlerime yaşlar doluyor
Yine yüreğimde hüzzam çalıyor
Mutlu bir şarkıyı dinleyemedim
Ümidim çaresiz, sevincim yetim
Hayatta kaybettim, aşkta kaybettim
Her nefes başka bir mezara gittim
Mutlu bir şarkıyı dinleyemedim
BİR DAHA ÇALSIN
İlaç gibi geldi gönül yarama
Dilime takılıp kalırsa kalsın
Kalbimde duyduğum sancılarıma
Bırakın bu şarkı bir daha çalsın
Geceme doğarken Şarkın Yıldızı
Yakar yüreğimi ince bir sızı
Sevip de özlemek alnımda yazı
Bırakın bu şarkı bir daha çalsın
Hüzünlü nağmeler gönlüme dolsun
Aşkımın derdine ömrüm yoğrulsun
Varsın gözyaşlarım Nil nehri olsun
Bırakın bu şarkı bir daha çalsın
Yolunu bekledim yollar yoruldu
Gelmeyen vuslata yıllar darıldı
Artık tutunduğum dallar kırıldı
Bırakın bu şarkı bir daha çalsın
GÜN DOĞMADAN NELER DOĞAR
Hasret çeken bir sen misin
Gözlerinden hüzün yağar
Neden böyle çok üzgünsün
Gün doğmadan neler doğar
Yaralansan bin yerinden
Sakın daha beterinden
Ümit kesme kaderinden
Gün doğmadan neler doğar
Yorulsan da yaşamaktan
Usansan da ağlamaktan
Sabır dile yüce Haktan
Gün doğmadan neler doğar
Ezber değil alın yazın
Belki yarın güler yüzün
Bitmez sanma yürek sızın
Gün doğmadan neler doğar
Emrullah Bedir
GÜN GELİR
Her mevsim sonbahar benim dünyamda
Döküldü yapraklar kuru dal kaldı
Dün gece sen vardın yine rüyamda
Hasretin gönlümü dertlere saldı
Gün gelir yarınlar geçmişte kalır
Şu dünya döndükçe vaktim azalır
Savrulan rüzgarlar ömrümü alır
Ecelden duyduğum kaygı çoğaldı
Mutluluk bir hayal gelip geçici
Kim bulmuş dünyada gerçek sevinci
Canım bedenimde sanki mülteci
Yurdum nere dedim aklım dağıldı
Gün gelir gözüme karanlık dolar
Dünyanın her rengi ahengi solar
Meçhule karışır bütün anılar
Ne mezar ne kefen benden ayrıldı
GÖZLERİM
Ne gençliğim kaldı ne çocukluğum
Uçtu ellerimden bütün cevherim
Hayal oldu gitti her mutluluğum
Ağla kaderine ağla gözlerim
Ölmeden okudum mezar taşımı
Kaybettim dostumu, arkadaşımı
Aşktan bana kalan hasret yaşımı
Hüzün denizine bağla gözlerim
Açmıyor çiçekler, yapraklar, güller
Şu gönül bahçemde kurudu dallar
Meçhulde kayboldu gittiğim yollar
Sular, seller gibi çağla gözlerim
Solarken ömrümde baharım yazım
Kara kışa döndü gecem, gündüzüm
Bak da gör aynaya ne halde yüzüm
Sen de yüreğimi dağla gözlerim
SONSUZ ÖZLEM
Yıllar tükense de yollar bitmezmiş
Yürüdüm yürüdüm sonu gelmedi
Yürekten sevmeye ömür yetmezmiş
Can gitti gidecek aşkım ölmedi
Ayrılmam diyordum daha çocukken
Kar yağdı başıma senden uzakken
Bir tek resmin bile bana yasakken
Seni özlemekten gönlüm yılmadı
Derdimi hissetse yıldızlar söner
Her acı diner de sen yanım kanar
Kalbimde hasretin yandıkça yanar
Közünde kavruldum çilem dolmadı
Bir rüzgar misali savrulabilsem
Sıra dağlar aşsam ben sana gelsem
Kim bilir nerdesin ah bilebilsem
Kurda, kuşa sordum gören olmadı
EĞER GİDERSEN
Gözümde güneşin ışığı söner
Eğer ki sen bana elveda dersen
Gündüzüm karanlık geceye döner
Beni terk edersen, eğer gidersen
Yapraklar, çiçekler, böcekler ağlar
Bir ömür yas tutar bahçeler, bağlar
İnan üzüntüden yıkılır dağlar
Beni terk edersen, eğer gidersen
Kar yağar saçıma belki bir anda
Yaşlanır gençliğim kısa zamanda
Belki de nefesim tükenir canda
Beni terk edersen, eğer gidersen
Hasretin, özlemin yürekten vurur
Peşinden çağlayan ırmaklar kurur
Sen uzaklaşırken şu dünya durur
Beni terk edersen, eğer gidersen
Emrullah Bedir
EY SEVDİĞİM
Ey sevdiğim sana hasret gidersem
Canı benden alır zamansız ölüm
Ben senin derdinden bir gün bitersem
Yanına kar kalmaz ettiğin zulüm
Selamı sabahı kestin sen bana
Hiç bir sebep yokken küstün sen bana
Can evimden vurdun kastın ne bana
Köz oldu yüreğim savruldu külüm
Benim de bedenim toprak olunca
Gözümde dünyanın rengi solunca
Mizan kurulunca mahşer gelince
Yakanda olacak her iki elim
YAĞ NİSAN YAĞMURU
Düzeni bozuldu yaşlı kürenin
Suya hasret kaldı dere, tepe, dağ
Ciğeri kavruldu tüm mevsimlerin
Yağ nisan yağmuru serin serin yağ
Sarardı ovanın, yaylanın rengi
Yüreklerde yangın cehennem dengi
Gelsin ilkbaharın yeşil ahengi
Yağ nisan yağmuru serin serin yağ
Yeşersin çiçekler, yapraklar dallar
Sevinsin Allah’a yalvaran kullar
Vuslata erişsin aşk dolu sallar
Yağ nisan yağmuru serin serin yağ
Kurak kelimeler masalda kalsın
Bulutlar mutlu bir melodi çalsın
Nasırlı ellerde umut çoğalsın
Yağ nisan yağmuru serin serin yağ
Bülbüler, gönüller, güller solmadan
Irmaklar, denizler ayrı kalmadan
Toprak tohum için mezar olmadan
Yağ nisan yağmuru serin serin yağ
Kutlu veladete çağlayan selsin
Ey sevinç gözyaşı sen ne güzelsin
Öyle ferahsın ki ömre bedelsin
Yağ nisan yağmuru serin serin yağ
Emrullah Bedir
NİL’E SESLENİŞ
Ey muhteşem nehir!
Selamlar sana, kucaklar dolusu selamlar…
Sende beni çeken bir şey var
Yavuzlara, Eyyubilere gıpta ile bakışın mı?
Delta bülbüllerinin yüreğini yakışın mı?
Kızgın çöllere inat kıvrım kıvrım akışın mı?
Bilemiyorum
Sana hayran kalmaktan kendimi alamıyorum.
Sen asırlardır kurak iklimlere hayat veriyorsun
Sen asırlardır seven gönüllere ilham oluyorsun.
Sen çağlar boyunca insanlığa ışık tutuyorsun.
Aşılmaz sularına vurgun şu gönlüm
Senin her damlan bir başka mucize.
Hele o Mavi Nil ve Beyaz Nil’in buluştuğu an yok mu?
Tarihin en uzun busesini simgeliyorsun.
Özlemle beklenen vuslat gibisin.
Sen olmasan şark bülbülleri aşk aşk diye ötmezdi.
Sen olmasan Tutankamon hazineleri birikmezdi.
Sen olmasan Nefertiti, Klopatra güzelleşemezdi.
Yıllar, yüzyıllar, çağlar seninle değişti.
En güzel şarkılar, en güzel şiirler seninle yazıldı.
Mısır seninle dünyanın anası oldu
Sen bugünkü medeniyetin en sağlam temelisin.
Bazen çıldırmış gibi taşıyorsun
Başını taştan taşa vurmak istiyorsun
Seni anlıyorum
Zulüm temiz sularına kan ve kin akıtınca
Öfken kabarıyor, deliriyorsun
Çünkü sen yaşatmayı, hayat vermeyi seviyorsun.
Fakat her zaman çok hüzünlü akıyorsun
Biliyorum, timsah gözyaşlarından en fazla sen muzdaripsin
Bahtına karışan ihaneti hazmedemiyorsun
Ey harika nehir,
Dinyester, Ren, Sava, Elbe, hepsi seni kıskanıyor
Nasıl kıskanmasın ki?
Onlar vahşi Batı’nın lanet ruhunu taşıyor
Sen ise aşk, sevgi, muhabbet taşıyorsun.
Damla damla kardeşliğe koşuyorsun.
İşte bu yüzden seni çoooook, çok seviyorum.
Nil, Ey Afrika’nın incisi!
Öylesine güzel görünüyorsun ki
Sana bakmaya hiç mi hiç doyamıyorum.
Resimlerinden yüreğime akıyorsun.
Seni çok ama çok özlüyorum.
Keşke şark rüzgarı estiren sularına dokunabilseydim..
Seni hissetmek, seni yaşamak, seninle ıslanmak istiyorum.
Belki o zaman bitmeyen hüznünü, Kahire gizemini anlayabilirdim.
Belki o zaman buram buram tarih kokan topraklarda
Çağlara umut taşımanın haklı gururunu daha derinden duyabilirdim.
Nil, Ey asil nehir!
Dinle beni, duy beni
Sen benim için Fırat, Dicle, Sakarya gibisin
Sen benim için Kızılırmak kadar kardeşsin
Aramızda mesafeler varmış, ne çıkar?
Sen her daim benimlesin.
Çünkü sen yalnızca Kenya’da, Mısır’da, Afrika’da, değil
Yüreğimde çağlıyorsun
ŞAİRİN NOT DEFTERİ
Bir kaç müstesna dize
Siler derdi, kederi
Şifadır kalbimize
Şairin not defteri
Öyle güzel bir andır
Cana can katan candır
Yürekte heyecandır
Şairin not defteri
Aşkı hisseder, yazar
Duygu selinde yüzer
İnci gibi söz dizer
Şairin not defteri
Hataya çizgi atar
Hayata ahenk katar
Daima hakkı tutar
Şairin not defteri
Özünden taviz vermez
Kimseyi hakir görmez
Söze kota getirmez
Şairin not defteri
Kelama selam durur
Felsefeyi savurur
Bazen kasıp kavurur
Şairin not defteri
Görenedir görene
Köre nedir, köre ne?
Tükenmez bir hazine
Şairin not defteri
EmRullah Bedir
BU ŞARKIYLA AĞLADIM
Ben senin hasretine
Şu gönlümü bağladım
Sanki feryadım gibi
Bu şarkıyla ağladım
Her gün akşam olunca
Ümitlerim solunca
Gözlerim yaş dolunca
Bu şarkıyla ağladım
Geldi geçti yıllarım
Kapandı tüm yollarım
Sararınca güllerim
Bu şarkıyla ağladım
Verem gibiyim verem
Eridim direm direm
Yok ki başka bir çarem
Bu şarkıyla ağladım
Yıllar gelip geçerken
Ömrüm hasret içerken
Hayalimde sen varken
Bu şarkıyla ağladım
Emrullah Bedir
MESCİD-İ AKSA
Yediğim, içtiğim haramdır haram
Neden öksüz kalır Mescid-i Aksa
Görseydi bu hâli Ashab-ı Kiram
İçini dert alır Mescid-i Aksa
Raid Salah kadar dağlanmadıkça
Ulu Hakan gibi bağlanmadıkça
Şeyh Ahmet Yasin’e ağlanmadıkça
Bağrım bin kez ölür Mescid-i Aksa
Mazlum Müslümanlar yardım isterken
Binlerce mücahit şehit giderken
Allah’ın kitabı davet ederken
Can sessiz mi olur Mescid-i Aksa
Kudüs’te Gazze’de kanlarım aksa
Melekler cennetten bir ışık yaksa
Gözlerim Eyyubi tahtına baksa
Aşkın gönül sular Mescid-i Aksa
Ya eyyuhen nas, der Kur’an her asra
Yalnız Filistin’e inmedi İsra
Fenfiru sübatin Türkiye, Basra
Zaman birlik diler Mescid-i Aksa
Siyonist safında Baas ve Rusya
Küfür tek millettir, hepsi tek dosya
Senden daha mahsun ah Ayasofya
Yürek nasıl güler Mescid-i Aksa
Kurşuna dizildi masum bebekler
Caniler, katiller mevzide bekler
Biz uyanmadıkça öldürecekler
Küffar çöküş diler Mescid-i Aksa
Ene Rasulü’s seyf diyorken Rasül
Müminler ehli keyf bu nasıl usül
İslam aleminde salgın tekasül
Din-i Mübin solar Mescid-i Aksa
Cehennem ateşi beni haşladı
Ebabil kuşları beni taşladı
Bir derdim bitmeden biri başladı
Hâlin ciğer deler Mescid-i Aksa
Allah’ın vaadi var gelir inayet
Zulüm abad olmaz; yıkılma, sabret
Müminler tevhide etsin şehadet
Hak batılı siler Mescid-i Aksa
Miraç mekanına yüzümü sürsem
Kutsal toprakları keşke bir görsem
Sen tutsak kalırken şayet ölürsem
Hasret teni böler Mescid-i Aksa
Allah nasip eder sana gelirsem
Eğer ki yolunda yolda kalırsam
Sen tutsak kalırken şayet ölürsem
Hakkını helal et Mescid-i Aksa
Emrullah Bedir
SAKİNLEŞİRİM
Kaskatı kesilir yüreğim bazen
Allah kerim derim sakinleşirim
Huzuru vurunca taklitçi düzen
Hak’kı zikrederim sakinleşirim
Kimi ters ters bakar, öylece kalsın
Kimi hep diş biler, Allah’tan bulsun
Yeter ki garezi şahsıma olsun
Beşer şaşar derim sakinleşirim
Beni deli etmez delinin zoru
Aklımı kahretmez elinin körü
Boş boş konuşunca cahil, serseri
Bilse susar derim sakinleşirim
Yenilmem öfkeye, nefrete, kine
İmanım tam benim mukaddes dine
Gecenin kasveti çökünce güne
Secdeye giderim sakinleşirim
Yollarıma dursa dağ ayıları
Bana tuzak kursa kör kuyuları
Tehditler savursa şer dayıları
Ya sabır çekerim sakinleşirim
Mevzu bahis ise vatan, milletim
Bayrağım, namusum ve de izzetim
İşte orda biter tüm sükunetim
Dünyayı yakarım sakinleşirim
ES SETT
Hahh işte bu şarkı, işte bu nağme
Çalsın, ey sevdiğim radyoya değme
Desin, "İnta Omri" tüm benliğime
Dillerden düşmeyen feryatlar buldum
Başka müzikleri dinlemez oldum
Senin her bestene böyle tutuldum
Elinde bir mendil ağlar eseri
Figana karışır alkış sesleri
Sanırsın ki sahne bir tufan yeri
Kalbi delen süngü, hasret var diye
Muhteşem tercüman aşka sevgiye
En keskin haykırış son yenilgiye
Sen; Şark’ın Yıldızı, Güneş’in rengi
En büyük piramit Keops nirengi
Tarih sahnesinde Kahire dengi
Çölleşen müziğin yağmur damlası
Bütün notaların şanlı imlası
Çağlayan suların Nil’de mahlası
İşgal yarasına melodi sarar
Orduya, millete bir moral arar
Sesinden kazanır halka bağışlar
Estetik yoksunu, şu yeknesaklar
Zümrüt nağmeleri bize yasaklar
Hazin şarkıları kalplerde saklar
İlaç gibi geldi radyodan sesin
Yine kulakları sende herkesin
Geçtin engelleri Türkiye’desin
Ne olur "Hobbe Eah" bir daha çalsın
Benliğimi benden bir daha alsın
Sesinin büyüsü ruhumda kalsın
Vatan sevgisinin bir idolüsün
Millet sevgisinin bir sembolüsün
Allah’ın Mısır’a bir ödülüsün
Sen delta bülbülü Nil’in yanında
Sen sanat virgülü müzik şanında
Sen aşkın ekolü Şark’ın fanında
Armoni kaynağı ritmi sapana
Melodi yağmuru beste yapana
Gönüller dolusu saygılar sana