( Bu yazı bir bilgilendirme yazısıdır. Hiç kimseye etki etmek, yönlendirmek ya da taraf olmasını arzu etmek adına değil sadece ve sadece ilk ağızdan bazı gerçekleri paylaşmak amaçlanmıştır.)
Bazı işleri yapmak meşru, hukuki ve ahlâki olsa da insana çok sevimli gelmiyor maalesef! İnsanların hatalarını bulup çıkarmayı, onları mahcup etmeyi sevmesem de bazen bu bir zorunluluk oluyor. Günümüzde değişen değer yargıları ve bozulmuşluk öyle bir hâl aldı ki, hırsızlık suç olmaktan çıktı ama hırsıza: “- Çalma, yaptığın yanlış! “ Ya da “ hırsız! “ demek kabahat oldu âdeta. “ Bana dokunmayan yılan bin yaşasın “ felsefesi artık yılanların çok rahatlıkla herkese dokunur hâle gelmesine, üstelik bu dokunmayı meşrulaştırmasına neden oluyor.
Elbette bu rahatsız edici!
Birkaç ay önce, “ vuslat05 ” mahlası ile adını duyduğumuz ve birçok şiiri hakkında özelden eleştiri ve düzeltme yaptığım Esra Derel adıyla bilinen bir hanımefendi yıllar önce yazdığım bir şiirdeki “ beyin yürek cengi “ imgesini kullanınca kendisini özelden uyarmak, ya tırnak içine almasını ya da kaynak göstermesinin etik olacağını bildirmek için mesaj attığımda beni yasakladığını anladım. Aslında aldığı imge benim için çok da önemli değildi ama alışkanlık olmaması adına yönetime bildirdim ve yönetim ne yaptıysa bu sorunu çözdüremedi. Hanımefendi ne kabul etti, ne inadından vazgeçti. Hatta, o şiiri hiç okumadığını iddia etti. Ben de direttim. Bu konularda duyarlı davranmayı, “ emeğe saygı “ prensibine kayıtsız kalmamayı amaçlayan yönetim çok haklı olarak o şiiri silmek zorunda kaldı. İşte bundan sonra ne olduysa oldu kıyamet koptu!
Hanımefendi, muhtelif edebiyat sitelerinde ve muhtelif mesaj ve sözlerle “ kendisine haksızlık yapıldığını, emeğine saygı gösterilmediğini, sitenin taraflı davrandığını ve kendisini kaybettiğini “ defalarca ifade ederek kamuoyu oluşturmaya çalıştı ve hâlâ bu konuda yoğun bir uğraş içerisinde. Öyle ki, benimle hiç sorunu olmayan, hiçbir tartışma yaşamadığım bazı üyelerin gerek şiir gerekse yorumlarla bazı dokundurmalar içinde olduğunu hissediyorum. Elbette her söze, her saldırıya ve hakarete gerek edebî gerek anlayacakları dilde verecek en uygun cevaba sâhibim. Lâkin, söz ile sözün sâhibi arasındaki Mevlânâ bakış açısı hep aklımın bir köşesinde durur.
Bir ara vicdani olarak kendimi sorguladım; “ değer miydi ” diye! Acaba hiç ses çıkarmasa mı idim?
Mesleğim gereği suç bilimcileri ile bir hayli haşır - neşir olan biri olduğumdan onların şu sözü hep aklımın bir köşesinde durur: “- Eğer suçlu bir suçu ilk defa işlemiş ise yakalandığında mahcup olur. Eğer pişkin ise, yüzü kızarmıyorsa, mâzeretler ortaya koyup haklılığını iddia ediyor ve arsızlaşıyorsa mutlaka öncesinde aynı suçu işlemiştir! “
Ve, hanımefendinin Edebiyat Defterindeki şiirlerine şöyle göz ucu ile bir baktım. Doğrusu, gördüklerim beni oldukça şaşırttı! Okuduklarım içinde ( ki ancak bir bölümüne bakabildim) alıntısız ve çalıntısız, imge araklaması olmayan, orijinal olarak ona ait çok az şiiri var. Demek ki hanımefendide bu artık alışkanlık hâline gelmiş.
Gerçekten çok üzüldüm. Her insan duyarlı olmak zorundadır elbette ama özellikle bir hanımın daha duyarlı olmasını beklerdim.
Birkaç tanesini paylaşmak istedim ki, hanımefendinin mesajlarına ya da birebir sözlerine şâhit olanlar konuyu daha sağlıklı düşünebilsinler…
Şimdi uzaklarda çok, muhakkak uyuyorsun; O şehrin geceleri kabusca üzerinde. Gördüğün düşlerin en güzeli olmalı, Ölüm sessizliği var güzelim gözlerinde..
....Günün nasıl geçmiştir yalnızlıklar içinde, Gece gözlerin nasıl koyulaşır hüzünden. Duvarlar üzerine yıkılmıştır eminim; Ben gibi sevin sende,gitti bir gün ömründen..
....Kolay değil avunmak yalnızken anlasana Kapanmış yaraları sızlatır hep geceler Şiirlerde her gece hasret kokar baksana, Sancı sancı yürekte can çekişir sevgiler..
.....’Artık çok şey değişti’diyorsun anlıyorum, Senelerdir içime otağ kurdu acılar. Bak sensiz hayatımda değişen hiç bir şey yok; Gelip geçti yel gibi,nice çok yabancılar..
.......Bağrını nasıl yakar,hasret denen o azap; Nasıl yalnızlık dolu bilirim gecelerin. Binbir türlü derdini anlarım çeker gibi; Ne çok şeyler anlatır,bilemezsin gözlerin..
........Şimdi çook uzaklarda uyuyor olmalısın; Yalnızlık geceleri kabus gibi üstünde. Gördüğün düşlerin en güzeli bunu bil; Saklıyorum sevdanı,gözümün bebeğinde..
Yarınlarda / Ümit Yaşar Oğuzcan
Şimdi uzaklarda evinde uyuyor olmalısın Gördüğün, düşlerin en güzelidir yavrum Saçların dağılmıştır yastığın üzerine Göğsün hafifçe açılmıştır, biliyorum
Kimbilir nasıl geçmiştir akşam saatleri, gece Gözlerin nasıl da koyulaşmıştır hüzünden Duvarlar üzerine yıkılmıştır birer birer Bensiz bir gün daha eksilmiştir ömründen
Kitaplar, plaklar, şunlar, bunlar hepsi boş Severken kolay değil avunmak, baksana Yine kör karanlığında bir gecenin Oturmuş özlem şiirleri yazıyorum sana
Dudaklarını anımsıyorum ekmekten sudan aziz Ellerini anımsıyorum saçlarımda sevecen Sonra gözlerin, dupduru, yalansız, kuytu Seni andıkça bir imbat esiyor Ege’den
Yaşanacak yıllarımız olmalı diyorum seninle Uyuyacaksan kollarımda uyumalısın Vaktin olursa sevişmekten deli gibi Başını omuzlarıma koymalısın
En güzel sözcüklerle, öpüşlerle, şiirlerle Sana sevgimi anlatmalıyım uzun uzun Pencereden gökyüzü görünmeli, yıldızlar Tek tanığı olmalı mutluluğumuzun
Uyanmalısın doğan günle birlikte Yeniden sevişmeye durmalıyız, yeniden Ve yepyeni bir dünya yaratmalıyız Her anı aşktan, mutluluktan, sevgiden
***Dikkat çekenler:
Şimdi uzaklarda evinde uyuyor olmalısın ( Ümit Yaşar) Şimdi uzaklarda çok, muhakkak uyuyorsun; ( vuslat05) Gördüğün, düşlerin en güzelidir yavrum(Ümit Yaşar) Gördüğün düşlerin en güzeli olmalı,(vuslat05) Gözlerin nasıl da koyulaşmıştır hüzünden( Ümit Yaşar) Gece gözlerin nasıl koyulaşır hüzünden.( vuslat05) Duvarlar üzerine yıkılmıştır birer birer( Ümit Yaşar) Duvarlar üzerine yıkılmıştır eminim;( vuslat05) Bensiz bir gün daha eksilmiştir ömründen( Ümit Yaşar) Ben gibi sevin sende,gitti bir gün ömründen.. ( vuslat05) Severken kolay değil avunmak, baksana( Ümit Yaşar) ....Kolay değil avunmak yalnızken anlasana( vuslat05)
Ölümle beraber düşündüm demin; Varlığıma her zaman, KEDER gibisin... Şimdi yalnız senle dolu kalbimin, Azabını bırakıp, GİDER gibisin..... ..... Gözbebeğim....Bozulmaz yürek yeminim; Ne demek’unuttun beni,eminim’? Kalbinde olmasa kalbime kinin, Der miydin bana: ’ELLER gibisin’?
Herkes Gibisin / Nazım Hikmet
Gönlümle başbaşa düşündüm demin Artık bir sihirsiz nefes gibisin Şimdi ta içinde bomboş kalbimin Akisleri sönen fener gibisin
Maziye karışıp sevda yeminim Bir anda unuttum seni eminim Kalbimden kalbine yok bile kinim Bence artık sen de herkes gibisin...
***Mısra sayıları ve kafiyeleri aynı olan bu şiirde dikkat çeken mısralar:
Gönlümle başbaşa düşündüm demin (N.Himket) Ölümle beraber düşündüm demin; ( Vuslat05) Şimdi ta içinde bomboş kalbimin(N.Himket) Şimdi yalnız senle dolu kalbimin, ( Vuslat05) Maziye karışıp sevda yeminim(N.Himket) Gözbebeğim....Bozulmaz yürek yeminim; ( Vuslat05) Bir anda unuttum seni eminim(N.Himket) Ne demek’unuttun beni,eminim’? ( Vuslat05) Kalbimden kalbine yok bile kinim(N.Himket) Kalbinde olmasa kalbime kinin, ( Vuslat05)
....S E N İ Ç O K Ö Z L Ü Y O R U M ........../ Esra Derel
İmkansız şeyler vardır bilirsiniz; Yaşlanmamak gibi,ölmemek gibi... İşte öyle bir şey, Benim için annemi görebilme ihtimali... .... Yok ki hiç bir yerde, Yalnızca düşlerde benimle.. Aslında, canımda can benim Onun bir parçası olmak tek tesellim... ... Aynaya her baktığımda Annemi görüyorum biraz kendimde.. Ve biraz O’na benzetiyorum kendimi... Nasıl mı? ... Yirmidört saat kesintisiz Sürüyor hizmetim... Ne istifam kabul ,ne var emekliliğim... Bazen ahçıyım bazen hastabakıcı.. Ne iznim var, nede ücretim... Yoğun olarak verici konumda biriyim Yani sen gibiyim ANNEYİM... ......
ANNEM; Seni kaybettiğim kıştan bu yana; Ne özel günler,ne bayramlar Ne de mevsimler umrumda.... Bir insan yedisinde nasıl muhtaçsa Yetmişinde de öyle muhtaç anasına... Onun sıcak kucağına, Şefkat dolu kollarına... .... Artık gözyaşlarımı Dünyanın en derin sevgisi ile silen Ellerin yok ki öpeyim.... O en kutlu eller ve yanakların... ... Anne olana dek, Bu kadar derin bilememiştim Şefkati,rahmeti,kahır çekmeyi... Ta ki o kutsal emanet bana Sunuluncaya kadar... ... Tüm hücrelerime dağılmış Şefkat damlaları ile, Şimdi bende Evlatlarımın tutan eli , Konuşan dili Yürüyen ayağıyım.... Sencileyin..Senin gibiyim... Ve elbette kederleri ile üzülüp, Sevinçleriyle sevinen biriyim..... ... Sen yedi taneyi sunarken bu hayata; Ben iki tomurcuğumla Yılları yorgun deviriyorum.... Ne yaparsam yapayım Ödeyemiyeceğimi bildiğim hakkını Helal et ANNEM... Satırlara dökülüyor yağmur gibi yaşlarım; Sen bir yerlerden görüyorsun biliyorum, Ne çok şeyi sensiz göğüslüyorum.. Tek sen destek olsan yeterdi bana, SENİ ÇOOOK ÖZLÜYORUM....
İMKANSIZ ŞEYLER / Ümit Yaşar Oğuzcan
İmkansız olan şeyler vardır bilirsin Yaşlanmamak gibi, ölmemek gibi Ve seni sevmemek çigan gözlüm Mümkün değil ki Çıkarıp atamam içimden Neyleyim yer etmişsin bir kere Ne zaman elime bir kağıt alsam Siner güzelliğin kelimelere Yumsam gözlerimi seni seyrederim Devamlı bir musiki kulaklarımda sesin Mevsimler seninle başlar, seninle biter Yıl oniki ay benimlesin Ne zaman bir gemi görsem limanda Alıp başımı seninle gitmek isterim Umurumda değil bu oyunlar, bu düzenler Anlasana; seni arıyor ellerim İmkansız düşünmemek gecelerce seni Ve sevmemek ömür boyunca, bir gün değil *Başka çaremiz yok, beni unut* demiştin Mümkün değil çigan gözlüm, mümkün değil.
***Dikkat çeken dizeler;
İmkansız olan şeyler vardır bilirsin (Ümit Yaşar) İmkansız şeyler vardır bilirsiniz; (Vuslat05) Yaşlanmamak gibi, ölmemek gibi ((Ümit Yaşar) Yaşlanmamak gibi, ölmemek gibi(Vuslat05)
Bir hayal bile yok konuşacak; İsterdim sıcak bir somun gibi Acıları paylaşmak... Ve sevinçleri birlikte kucaklamak. Dolu dizgin yaşamak heyecanları Soluk soluğa kalmak... ... Bir çocuk kadar masum, Bir bebek kadar muhtaç; Sevgiye ruhum..
Gelsen bana ,umutla bekliyorum, Gözlerine sevgiyle bakmak diliyorum.. Kollarında uyuyup geceleri Sabahlara birlikte çıksak diyorum....
BILDIGIM BIR SARKI VAR / Ümit Yaşar Oğuzcan
Merhametsiz karanlık içindeyim Ne zaman güneş doğacak bilmiyorum Mavi denizlere mor dağlara karşı Bildiğim bir şarkı var onu söylüyorum
Bildiğim bir şarkı var onu söylüyorum Bütün şarkılar gibi kederli Sokaklar, caddeler, evler bomboş Yokluğun sırtıma saplandı bir bıçak gibi
Yokluğun sırtıma saplandı bir bıçak gibi Akıtır taşa, toprağa kanımı Dünya seninle aydınlık ve güzeldi Şimdi bin güneş doğsa götürmez karanlığımı
Şimdi bin güneş doğsa götürmez karanlığımı Yanmaz elinin değmediği ışıklar Gel, o şarkıyı beraber söyleyelim Tut ellerimden beni aydınlığı çıkar
Tut ellerimden beni aydınlığa çıkar Yumdum gözlerimi seni düşünüyorum Mavi denizlere, mor dağlara karşı Bildiğim bir şarkı var onu söylüyorum
***Dikkat çekenler:
Merhametsiz karanlık içindeyim( Ümit Yaşar) Merhametsiz karanlıklar içindeyim; (Vuslat05)
Acı, yüreğimden beynime sızarken.... Tekrar sevmek, aşık olmak mümkün mü? Seni kendime fazla bağlamamak içindir Çırpınışlarım anlasana... Yakıp, yıkmak değil asla sevgili... Yoksa zor değil tutmak, Sevgiyle uzanan bir eli... .......... Gündüz geceye karışmışken, Vazgeçmiş gönül Hem bahardan,hem sevdadan.. Her adını anışta Titrerken gönül teli; Bilirim göyaşımı Şefkatle silen ellerini Öpmek... Sanırım, Sevdaların en güzeli... ... Düşmesin rüyalarına hayalim.. Bilirsin, Acınası hayatım, Ne vahimdir ahvalim Ah olmasaydı bana Geç kalmışlığın.. O zaman belki çarpardı yürek Deli-deli... Sürgünlerde bu yürek Bilmesende sen Gittin gideli....
Yüreğimin güzel yüzü; İlknur İpek
Belki yazılacak hiç bir şey yok,belki de yaşanmamışlıklara adanacak binlerce satır var yüreğimde.Mutluluğu anlatmamı istedin benden,oysa mutluluğu artık satırlara bile yansıtmaktan uzak bir yaşam sürmeye başladım ben.Geçen günlerden birinde birisine sordum mutluluk nedir dedim.Adımsız bir yolculuktur dedi.Ve ben adım atmadan yürüyemem...Sonra bir kelebek kondu omzuma,evime hangi açık pencereden girebilmeyi başardı diye düşündüm,dokunsam incitirdim belki de zaten kısa olan ömrünü ellerimde sonlandırırdım.Sadece baktım,evimdeki varlığı derinlerde bir yere gizlenmiş mutluluğu hissettirdi bana.Mutluluk yaşamı oluşturan her şeyde gizliydi,biliyordum.Yüreğimin uzaklıklar söylencesindeydi mutluluk uzun bir yolculuktu.Tanrının kıvılcımını hissettiğim her duyguda vardı.Ağlayabilmekti,özleyebilmekti,hasretti,yokluktu,ölümdü mutluluk.Soğuk bir yük gibi omzumda taşıdığım ayrılıklardaydı,mutluluk.Suskunlukların kanadığı yerde gizli bir yaraydı mutluluk.Sonsuz bir yalnızlıkta,sonsuz bir ıssızlıkta bile yüreğimin bir köşesinde gizli gizli kanardı,sevmek derdi buna... Bir dost sesi,karanlığı bölüp gülümseyiş çizdiğinde dudaklarıma,yağmurun ıslaklığı tenime dokunduğunda içimde ki ürpertiydi mutluluk.Gece sokaklara düşen yüreğimin, belki bu son gece derken duyumsadığı,hiç büyümemişlikti,mutluluk.Hayatı duymaktı yorgunluğumda.Düşe kalka yürümekti bilinmez yarınlara.Dudaklarımda ki sessiz çığlıkta saklı yakarışlardı yaradana..Acı yüreğimden beynime sızarken kavuşmaz uzaklardan gelen bir selamdı...Bir sürgüne sevdalanmaktı...Ölümü taşıyan her nefesti mutluluk..Mutluluk yaşamaktı kısacası... Yine de sen bilmediğim bir şeyler söyle, mutluluğu anlat mesela....
İlknur İpek
***Dikkat çekenler:
Acı yüreğimden beynime sızarken( İlknur İpek Acı yüreğimden beynime sızarken (Vuslat05)
.......G Ö Z Y A Ş L A R I M........... Esra Derel
Bir sitem şarkısı olsa; Çocuk kadar masum, Uzun uzun söylerdim sana.. .... Bulutlar uzak kalsa; Güneşi alıp yollasam kapına, Sıcacık ne güzeldir bilirsin.. Açar mısın perdeni; Isıtır mısın duygularını? Hani sıfır derecede Donmuş umutlarını...
..... Yanmak varken İri gözlerinde güneşin; Kuytuların hazin gamzelerinde, Üşümesin yüreğin.. Bir sahilden daha ıslak Kirpiklerin.. Ve kumsallardan Daha yanık bağrın.. Düşünsene kim duyar seni? Hüzün dolu hayat hikayeni, Yazabilir mi kalemin? ... Korkularını sakladığın kalbinde.. Bilmem..Bir dua eder misin? .... Sen iyisin.. İyi birisin.. Fedakarlık vefadan, Ders alıyor yıllardır.. Bak şimdi pencerene, Camlarına vuran; Yağmur değil inan Gözyaşlarımdır!
Bir Dua / Arzu Çetin Ermiş (www.antoloji.com/bir-dua-10-siiri/)
Bir güvercin şarkısı olsa En az çocukluğum kadar uzun Bulutlar öyle uzak kalsa Güneşi alıp yollasam sana Duâlar ne güzeldir, bilir misin? Yanmak var ya hazin gamzelerde Bir sahilden daha ıslak kirpiklerim Ve kumsaldan daha yanık bağrım Duâm var ya senden başka, Duâlarım var ya ruhuma tanık. En olmayan arzuların peşinde ’Amin! ’ dediğim içli nefesin içinde. Kalbleri tanımayanların öldüğü Ve yine dualarla gömüldüğü.
Bir kutlu sevda başlar boz tepelerde Bilmem bir duâ daha olur mu serde? Asil gölgeliklerin perdesinde Yitmemiş sevda kim bilir nerede? Duâlar ne güzeldir oysa, bilir misin? Gece gibi bakar mısın yıldıza, Peki, annem gibi ağlar mısın? En uzak çocukluğa dahi düşse seher Bir duâ da sen okur musun? Bir duâm da sen olur musun?
***Dikkat çeken dizeler;
Bir güvercin şarkısı olsa ( Arzu Çetin) Bir sitem şarkısı olsa; (Vuslat05) Bulutlar öyle uzak kalsa ( Arzu Çetin) Bulutlar uzak kalsa; (Vuslat05) Güneşi alıp yollasam sana ( Arzu Çetin) Güneşi alıp yollasam kapına, (Vuslat05) Duâlar ne güzeldir, bilir misin? ( Arzu Çetin) Sıcacık ne güzeldir bilirsin (Vuslat05)
......O K Y A N U S L A R K A D A R........../ Esra Derel
Fırtınalı deniz misali , Yüreğim kabar kabar.. İçimde denizliğini yitirdi yokluğun; Artık okyanuslar kadar... .. Ve..Hergün belki bin gemi, Açılıyor yokluğuna sonsuzun. Ruhum ben olmaktan usanmış sanki, Bir yolculuğa çıkıyor uzun mu uzun.. .. Yokluğunun okyanuslarında batan, Her ümit gemisiyle boğuluyorum.. Anladım yitirdi denizliğini, İçimde okyanuslar kadar yokluğun!
Sonuç itibarıyla şunu hissettim. Hemen her şiirde bu türde; bazen mısraın / dizenin tamamı, bazen bir iki yer değişimi ile mısra / dize, bazen can alıcı bir imge, bazen şiirin ruhu hanımefendi tarafından araklanmış!
Bunu normal karşılayabilir miyiz? Ben karşılamam ve karşılayamam!
Çünkü sehven olmuş şeyler değil bunlar. Olayın adına ŞİİR HIRSIZLIĞI yapana ise HIRSIZ denir!
Ve, bunca sâbıkadan sonra sağda solda hâlâ kendini temize çıkarmak ve başkalarını suçlamak adına onca uğraş veren bu hanımefendi aynaya baktığı zaman acaba ne görüyor?
Ya siz?
Referansını gerek semâvî dinlerden alsın gerekse insan kaynaklı olsun âdil olma iddiasındaki her hukuk sistemi iddia için delil ister ve iddianın ispatı yanında suçlanan kişinin kendini savunmasına müsaade eder. K.Kerim bu konuda Hucurât Sûresi 6. âyette bizleri uyamıştır. “ Emin olmayan kişi size bir haber getirdiğinde sonradan pişman olacağınız şeyler yapmamak için o haberi iyi araştırın “ Hakkımdaki söylentileri duyup araştırma gereği duymadan hüküm veren arkadaşların yarın âhirette yüzleri kızarmasın ve bana borçlu kalmasınlar diye yaptığım bu izahı ciddiye alacaklarını ümit ediyor, önyargısız olanlara hakkımı helal ediyorum. “ – Söyle bana arkadaşını söyleyeyim seni “ diye büyüklerin söylediği bir söz vardır hani. Bu cihette kiminle yakın olduğumuza, muhabbet ettiğimize, bir arada göründüğümüze ve kimi savunduğumuza çok dikkat etmeliyiz ki, onun yaptığı yanlışlarla anılmayalım!
Saygı ile...
(c) Bu eserin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.
Eserin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Şiir; ciddi bir iştir ve ancak kendini ciddiye alanları ciddiye alır!
Oflu
Şiir; ciddi bir iştir ve ancak kendini ciddiye alanları ciddiye alır!