DEDEMLE SOHBET

Neredeyim? DEDEMLE SOHBET şiiri
Şiir

DEDEMLE SOHBET



Bir gün izine gittim, köyüme ulaşmıştım,
Bir çocuk neşesiyle dedeme uğramıştım.
Sonbahar mevsimiydi hava biraz soğuktu.
Dedemde hastalanmıştı, sesi biraz boğuktu.
Çatırdayan sobanın yanına yanaşmıştı,
Koca bir dağ gibiydi yetmişini aşmıştı.
‘Hoş geldin oğlum!’ dedi, gel otur çay iç,
İzinin yine var mı, gidip gelecek misin hiç?
Bir çay aldım, oturdum dedemin karşısına,
Beti benzi soluktu; bir şeyler dedi bana.
Eski neşesi yoktu, boynu biraz büküldü,
Bir iç çekti ağzından, şu sözcükler döküldü:

Dedem demişti: “Oğlum! Ben bu rezil dünyada,
Bir ömür sürdüm fakat, eremedim murada.
Her nereye gittiysem huzuru bulamadım,
Yaşadığım hayattan hiç lezzet alamadım.
Gençliğimi yoklukla, boğuşarak tükettim,
Bir dilim ekmek için gurbet iline gittim.
Canla, başla didindim oralarda süründüm,
İnsanların gözünde hor ve hakir göründüm.
Çektiğim çilelere çok geçmeden alıştım,
‘Ekmek davası!’ dedim, hiç durmadım çalıştım…

Hayli zaman olmuştu sılamdan ayrılmıştım,
Özlem denen o şeyle, o zaman çıldırmıştım.
Sılamda doymak için gurbet ilde aç yattım,
Çok defa hata yaptım ak’ı, karaya kattım.
Burkuyordu içimi, o garip öksüzlüğüm,
Konuşmak isteyince boğazıma bir düğüm,
Takılıyordu sanki, kısılırdı nefesim,
Bana burdan git derdi, hiç susmayan iç sesim,
Sonunda ıssız kalbim dayanmadı hasrete,
Yeniden bir umutla veda ettim gurbete…

Geldim köye yerleştim, her şeyi iş edindim,
Hayatta kalmak için emek ettim, didindim.
Ben her insan gibi menzile varmak için,
Allah’ın emri bu ya yuvamı kurmak,
Gençliğin hevesiyle sevmeye niyet ettim,
İşte o zaman oğlum; nineni gelin ettim.
Hamdolsun bir şekilde kurmuştuk yuvamızı,
Kahrolası yoksulluk tutmuştu yakamızı,
Aradan yıllar geçti altı evlat büyüttüm,
Hepsini ninni dedim, umudumla büyüttüm…

Hayatın azgın seli beni önüne kattı,
Yüz üstü sürükledi, bir kenara fırlattı,
Aslında gerek bile yok bunları konuşmaya,
Sönmüş olan ateşle, yeniden tutuşmaya.
Geçmiş denen o mazi benden çok şeyi aldı,
Gençliğimi tüketti, ömrümü resmen çaldı.
Şimdi kırgın gönlümde can verdi tüm umutlar,
Zihnime çöreklendi keder yüklü bulutlar.
Acıları andıkça yaş akıtır gözlerim,
Benden sana nasihat, mirastır bu sözlerim…

Çocuklarım evlendi, torun sahibi oldum,
Sayıları arttıkça bende dert ile doldum.
Onları düşündükçe her an deliye döndüm,
Ben tek bir kişi iken kırk parçaya bölündüm.
Hepsi için duyarım amansız bir endişe,
Ne ağzımda tadım var, ne hayattan bir neşe.
Hayat hayli yıprattı, kalbimi fazla yordu,
Tam mutlu olacakken, biri kendini vurdu.
Kızgın yağlara düştüm diri diri kavruldum,
Kuru bir yaprak gibi bir rüzgârla savruldum…

Bilseydim hayatımda bunu çekeceğimi,
Bilseydim gözlerimden hep yaş dökeceğimi,
Bir başıma yaşardım, asla düzen kurmazdım,
Çırpınan şu kalbimi, bunlar ile yormazdım.
Ne evlat, nede torun hiçbir şey istemezdim,
Eski aklım olsaydı şart olsun evlenmezdim!
Keşke ben bu dünyaya bir kuş olup gelseydim,
Veyahut yıllar önce evlenmeden ölseydim.
Bak bugün ölmek için gelen günleri saydım,
Acı olan dünyada keşke hiç olmasaydım”…
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.
Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.

Ey Aşık! Bil ki, temiz bir sevdanın hüznü, kirli bir aşkın mutluluğundan yeğdir!

Nahil BOZTEPE

Ey Aşık! Bil ki, temiz bir sevdanın hüznü, kirli bir aşkın mutluluğundan yeğdir!

Kategoriler
Yeni Şiirlerim