"Eve Dönemiyorum"

Neredeyim? "Eve Dönemiyorum" şiiri
Şiir

"Eve Dönemiyorum"






bendim, yorgun
hayalleri olan adam
yollarda kaybettiğim gençliğimi
uzun süredir bir eve hapsedip,
unutamadığım ne kadar acı
ve kavuşmak varsa yazmıştım.

günlerim aynı kapıya çıkıyordu
ahşap, tozlu ve ağır bir kapıydı
her seferinde anahtarı ararken
ellerim tütüne karışıyordu cebimde
pantolonum tiryakisiydi yalnızlığın
suratsız kapıya bakıyorduk her gece
hayalini kuruyorduk kapının açılıp
artık yüzü belirsiz sevdaları görmeye

öyle dargın, bıkkın bırakıldım ki,
bir gün dedim ki "Tanrının öldüğü
ve onu gömdüğümüz yerdeyiz,
artık bizim için ölüm bile yok"
sevmeyenler yine kapımı çalmadan
telefonlara koşup hatırımı sordular
acıtmak, kırmak ve yargılamak için
Tanrı umurlarında bile değildi
cennet dillerinde bayram şekeri
kelimeleri ise cehennem azabı
"ben" dedim, "duydum onları,
bacaklarından akan artık zamandı"

duvarlardan evini sevenlerin eserlerini
indirirken ağlak bir surat ifadesiyle
anladım ki, değer müfredattan siktiri yemiş
bir Latin dansı kadar kıvrak gözlerde
yalnızca güçsüz benlikleri için oyun imiş,
ne adaletsiz dünya!
"bunu bile derken artık gam yok", bilirsin
sen hiçten az
vardan daha fazla bilmeye meyyal
düşlerinin otobüsünü kaçırıp
bir bankta sessiz ağlayışları tercih etmişsin

unutuvermişim bir parmağı kırık şemsiyemi,
saçlarıma akı düşmüş yaşamanın,
ne zaman yağmur yağsa aynı kayalıkta
ıslanmadan dudaklarımı öpmeyi,
atlamadan hiçbir kırgın yerini
kendime sarılabilmeyi özlemişimdir
denizin eteklerini ıslatırken gözlerim
birkaç düşü çoktan yıkamıştır dalgalar
ne de olsa kum üzerine yazılır sevdalar

izah matem elinde meltem kadar sadık,
telafiler suspayı, tam da aklı kaçırmalık
çiçekler, yalnız sizin mi kuruyor kadın?
bir adın bile yok, bir adım, buradaydın
sen de iyi bilirsin ki sulamak yetmez
ne çiçekleri, ne de gözyaşlarıyla kalbi
sevgi olmadığı zaman öldürür her birini
birileri vazoda çürür, diğerleri
artık çoktan terk etmiştir bedenini

içki içmem, güzel yemeklerde yapmam
buzlukta et varsa mutluyumdur belki
düdüklünün sesiyle bir tren gelir mutfağa
yaklaşır yolcular, pencerem hep açık
gülen yüzlere, ağlayanlara, bağıranlara
kavuşanlara, kavuşamayanlara, yalnızlara
ne kadar çok bekleyenim varmış da
her birini uğurlamak için tam da burada
yıllardır bekleyip durmuşum, durmuşum...
ardı sıra bir sigara daha yakıp
acı bir çay yudumlayıp,
sonu gelmeyen öyküler uydurmuşum

açılmayan kapının, çalmayan zilin
tozlanan kitapların, ıslanmış aynanın,
paslanmış makinanın, sararmış tezgahın,
kireç tutmuş çaydanlığın, kırık prizlerin,
basılmamış halıların, sessiz duvarların,
yan yatmış, sepette bırakılmış tabakların,
parçalanmış mandalların, pis balkonların,
kesmeyen bıçakların, delik poşetlerin,
kutuların, kargoların, masaların, perdelerin
ne suçu var sevilmemekten başka şimdi?

ilk mevsim gibiyim hâlâ bu evde,
sabahları kuşların sesleriyle uyuyorum
geceyi bir düş gibi bekliyorum
hiç gelmeyecek olanların hayallerini
bir gün cesaret edip evden kovabildiğimde,
o gün, biliyorum ki şair gibi dolanıp
ceketime şiirler asacağım ölüm yerine

işten çıkıp,
dönemiyorum artık bu eve
yaşamayı da istemiyorum ya;
diyemiyorum kimseye.




(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.
Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.

'her sabah mutluluk yenik başlıyor yaşamaya...'

HakkınSesi

'her sabah mutluluk yenik başlıyor yaşamaya...'

Kategoriler
Yeni Şiirlerim