ÖLÜ DOĞMUŞ BEBEK Mİ BOŞA ÇIKAN UMUDUM
- Güneri Yıldız
- 3 Aralık 2013 Salı
- 2210 okunma
Neyle/sen de çıkmaz o, bendim aklına düşen
Es deli-dolu, her yandan rüzgâr ol
Es
Ne/kes ağzından, insanı almasın nefes
“Sestim söze dönüştüm” eğleksel mevsimlerde
Bellek uçtu ben düştüm...
***
Bir yalıtkan ve iletken tabiatlı gam gölünde
Tek başıma yalnızlığın debdebesini sürüyorum
Adının ilk harfinden yola çıktım nedense
Adımı görüyorum; ... önü Acem, sonu Grek
Konaklayıp gözlerinin kıyısında taze sürgün söğütlerin altında
Dalları çok yapraklı
Sonra göçe odaklı; ... öyle-böyle değil, adım başı sürek;
Kuş sürüleri gökleri kaplıyordu
Ölü doğmuş bebek mi boşa çıkan umudum
Ben içimde beni yakan adeta bir tamuydum…
Ve (yine) ben düşünmeden
(Düşü) toprağa gömdüm...
Aslında
Dağa gömdüm
Kaf isimli
Sonra durup avuçlayıp su içtim yudum yudum
(Hayattan koptuydum) kıyısında bir derenin
Tutamadım uzanarak uzatılan o eli
Bu işte- yalnızlıkmış- günahımın bedeli
El ensede toy bendim ayağım kaydı düştüm
Sel sürükler gibi taşı anlatılır bir mesel
Dairesel döne döne arkama da vadeli
Borç bıraktım miras diye ... çağ etkisel ve çevresel
(Yığınaklı) etik kaygılardan uzak duyarsızlık yaparak
Yandım köze dönüştüm
Begonviller sıralı pencere pervazında,
(Manzara sardunyalı)
Gün doğuşu bekleyen serçelerin mahmur gözünde serab
İster insan, isterse de doğanın saf hayat va’zında
Lal(emin) avazında
Yayılarak bana gelsin (havadan) can-kokusu
Ellerimden, ipi kopup kaçmasın uçurtmalar ya Rab…