Adı: Reyhan.. Henüz (15) onbeş yaşında iken; yaşına (3) üç yaşanmamış yıl eklettirerek (18) onsekiz yaşında olduğunu beyan edip, Burdur’da bulunan Sevim Zekai Piribaş Kız Yetiştirme Yurdu’ndan ayrılmış bir kız çocuğu!
Efendim,
Reyhan’ı; yetiştirme yurdundan, yaşını büyülterek ayrılmasına sebep olan etken nedir? Hiç düşündünüz mü? Acaba; dışarı çıkıp nereye gitmek, ne yapmaktı niyeti?
İstikbalini kazanması, kendi ekonomisine hakim olabilmesi için yeterince yetiştirilmiş miydi?
Hem; o kızcağıza, bu fikri veren kim? Kim yol gösterdi ve kimler harcanmasına vesile oldu? Hatta; kim ya da kimler uyuşturucu verdi?
“Vah yavrum vah..!” dedirten bir son ile yaşamakta olduğumuz hayattan, feci biçimde ayrılmış ya da bilerek veya bilmeyerek ayrıltılmış!
Düşünüyorum da.. Aşağı yukarı; şu bir yıllık zaman diliminde, ne çabuk eroine alışmış ve Ankara’da eroin tedavisi görmüş.!?
Yazık, değil mi? Hiç mi Allah, vicdan korkusu yok? Haydi Allah, vicdan korkusu yok; insaniyet de mi yok?
Üstelik; Onlar da bizim evladımız değil midir? Küçücük çocuk... Evladımız.. Yavrumuz..
Onlar; her ne kadar bir başka analar tarafından taşınmış, hayat verilmiş ve maalesef kendileri tarafından bakılamamış ya da bakamamış olsa da bizim.. Sahip çıkmamız gerekiyor! Hepimizin ve Türkiye Cumhuriyeti’nin. Yaşı kaç olursa olsun, Vatandaş çünkü. .
“Bu çocukların başına gelen felaketler nedir” diye soranlarımız, elbette var.
…Ve inanması zor ama gerçek olan çirkin: Altı ay önce; fuhuştan gözaltına alınmış, zavallıcık..
Yazacak, diyecek sözüm çok! Çok da.. Asıl mercilerin, bunlara “Dur” diyeceği yok galiba.
(c) Bu eserin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.
Eserin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.