"Gülizar" İsmimle Tanışmam..

Neredeyim? "Gülizar" İsmimle Tanışmam.. yazısı
Yazı

"Gülizar" İsmimle Tanışmam..

Bilecik Ertuğrul Gazi Lisesi’nin orta bölümüne yeni yazılmıştım. E, adımı soranlara da: “Özlem Gürses” diyordum.
Soyum, sopum ve etrafımdaki herkesler ve de ev halkım da dahil olmak üzere bana: “Özlem” diye seslenirlerdi. Özlem’dim, yani!..

Yeni okuluma kayıt yapıldıktan sonra da yepyeni bir küçük şehirde, yesyeni bir-iki günlük arkadaşlara da; o da soran olursa, adımı söyler, Onların adını öğrenmek için de kendimce benzetmeler yahut ta kendimce minik notlar alırdım çizgili ince defterime..

Her dersin farklı öğretmeni var olması; beni, çok heyecanlandırmış ve inanılmaz derecede mutlanmıştım. Eh, artık büyümüş hissediyordum kendimi.
Dikkatinizi çekeyim ki; o vakitlere kadar ben, ismim ve ruhum tekti! Birdim, anlayacağınız.

Efendim, iki gün olmuş daha okula geleli ve teneffüs sonrasındaki; derste: “Acaba şimdi nasıl bir öğretmen gelecek? Kadın mı, erkek mi ve sırada hangi ders var” diye düşünürken, sınıfımıza orta boylu bir erkek öğretmen girdi.
Gözlerinden biraz rahatsız!

Dersimiz; Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi imiş..

Doğal olarak tanışma faslı başladı. Diğer öğretmenlerin de yaptığı gibi; masasının üzerindeki sınıf defterini açarak, numara sıramıza göre isim söylüyor, o öğrenci ayağa kalkıp, boy gösteriyor; soru soruldukça da konuşuyor ve tekrar yerine oturuyor ve ardından isim söylendikçe ismin sahipleri ayağa kalkıp...
Böylece öğretmen ve öğrencinin tanışma merasimi gerçekleşiyor.

Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi öğretmeni listeye bakıp:

- “Gülizar” dedi.

Herkes gibi; ben de doğal olarak, sınıfa göz atıyorum: “Acaba kim kalkacak ayağa?
Fakat; ayağa kalkan yok! Öğretmen daha bir yüksek sesle:

- “Gülizar” dedi.

Sınıftan yine ses yok ve ben de bir çok yeni tanışmış arkadaşlar gibi; sağa-sola bakınmaya başladım ve hatta: “Sınıfımıza yeni biri geldi galiba” diye düşünceler oluşmuştu içimde.
Öğretmen bu sefer:

- “Gülizar Özlem” diye bağırdı.

Allah Allah, sınıfımızda adaşım da varmış” gibi düşünüp de etrafımdaki yüzlere daha bir dikkatle bakmak gayemle eni konu araştırma yaparken, öğretmen daha bir ısrar ve de inatla:

- ”Gülizar Özlem Gürses” demez mi?

Ben ‘Lönk’ ayağa kalktım tuhaf ve de çok anormal şekilde şaşırmış olarak... Öğretmenin hangi gözüne bakacağımı da bilemeden –ilk defa bir gözü başka bir yere diğer gözü başka bir yere bakan görmüştüm- beynime kaynar su inmiş misali:

- “Benim adım Özlem, öğretmenim” dedim.

- “Salak mısın sen, adını bilmiyor musun? Senin adın Gülizar” diye azarladı beni.

Aman Allah’ım, bu isim benim ismim olamaz, annemin kaynanasının ismi ve de hiç sevmem onu!
Hala aptallaşmış ben, ayakta öğretmene karşı geliyorum:

- “Hayır, öğretmenim bir yanlışlık olmalı benim adım Özlem, Gülizar babaannemin ismi” dedim.

- “Senin baban ne iş yapıyor

- “Hakim

- “Nerden geldiniz

- “Bayburt’tan

- “Nerelisin

- “Adana’lı

- “Baban Adana’lı mı

- “Hayır, Uşak’lı

- “Sen de Uşak’lısın

- “Hayır efendim, ben Adana’lıyım. Adana’da doğmuşum.

- “Otur yerine, salak sen Uşak’lısın” dedi..

... Ve ben, ağlaya ağlaya oturdum yerime ve de delirmiş gibi oldum.
Sıra arkadaşıma ısrarla:

- ”Ben Özlem’im ve Adana’lıyım” diyorum.

Öğretmen bağırdı ama; gözlerinin her biri başka yere bakarak:

- “Sus, konuşma, saygısız salak” dedi.

Ayağa kalkıp:

- “Bana mı söylüyorsunuz” dedim.

O esnada teneffüs zili çaldı da imdadıma yetişti. En uzun tanışma da benimle olduğu için merasim yarıda kalmış oldu.

Öğretmen sınıftan çıkar çıkmaz, doğru öğretmen masasına koştum ve süratle sınıf listesine baktım.

- “Olamaz ya! Yanlışlık olmalı” Adımın önünde "Gülizar" vardı!?.

O an, ruhumda depremler olmaya ve en derinlerimde lavlar tekrar kaynamaya başladı.

Akşam olup ta eve gittiğimde; hemen annemin yanına koştum, üstümü-başımı değiştirmeden:

- “Anneciğim, benim adımı okul listesine yanlış yazmışlar. Ne olur yarın gelip de düzeltir misin” dedim.

- “Ne yazılmış” dedi annem.

- “Adımın önünde Gülizar yazılmış

- “Kızım, nüfus cüzdanında senin adın Gülizar Özlem yazılı

- “Ama anneciğim, neden benim adımı Gülizar’la çoğalttınız? Hiç sevmem babaannemi, bilmiyor musun? Üstelik; sen de hiç sevmezsin o kadını. Bari anneannemin adını koysaydınız bana. Fatma Özlem Gürses olurdum o zaman ve hiç üzülmezdim” demiştim.

Çocukluk işte!.. :)

NOT: Okuma-yazma öğrenmeden, Arapça öğrenen ben.. O yıl; Din Kültürü, Ahlâk Bilgisi dersinden ikmale kalmıştım! (Allah’tan seçmeli dersti de ertesi yıl, derhal ayrıldım ve Orta üçe geçtiğim yaza kadar; her yıl, Kur’an Kursuna devam ettirildim.)

HAMİŞ: Şimdi mi? Güzel Türkçemden vaz geçmem mümkün değil!! Arapçadan nefret ediyorum çünkü. Üstelik Arap değilim. Arap olsam amenna. Türk’üm; Türkçe konuşup, anlaşabiliyorum. Türkçe okuyorum efendim. Duam da Türkçe, imanım da Türkçe.

Gülizar Özlem SARAÇOĞLU
(c) Bu eserin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.
Eserin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.

Gülizar Özlem SARAÇOĞLU

Kategoriler
Yeni Şiirlerim