her şeyin bir kokusu var taş plakların arnavut kaldırımlı parke taşların sokakların başka bir kokusu var b’aşka bir koku...
eskimiş ama burnu sızlatan geçmek bilmeyen bir koku ilk evimiz ilk aşkımız okul yılları ve son bahar...
neden popüler, üstü toza bulanmış yapraklar eskiye rağbet neden aslında aradığımız kaybolan yılların yitik şehri ana kucağı baba ocağı kaygısız telaşımız atlıkarıncada oynayan o çocuğa aşığız...
en çok da yitik kentin soluğunda burnu sızlatan her seferde o kokuda buğuludur gözyaşı yıllar sonra yollar kesiştiğinde... o koku işte...
zamanın kollarına atıp ruhunu o kokuyu buram buram çekmek göğsüne hatırasında kaç kırk yıllık kahvenin hatırı ve sararmış yapraklarda saklıdır aşk kızıl semada koca bir çınar... sevisi düştü yine cananın n a ç a r ı m ...
yasaklıdır artık bu kent, bu kasaba, bu sessiz soluklar... ah bu kokular... goncadan güle közden küle... ne hayat saklıdır makberimde...
...
"şiirimi güne -vitrine- taşıyan seçki kuruluna ve sayfamda şiirimi okuyan tüm dostlara teşekkürlerimle..."
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.
Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Sanat bir çıtadır; kimsenin ayaklarına kadar inmez.