eylül ağlıyordu kar yağıyordu nisan çiçeğinin üzerine buzlar ülkesinde kaderine yenilmiş bir aşk hikayesine
bir kabusun ortasında uyandı gün mavi rüyaların sabahına yolunu çizerken hüzün umutla yürüdü zamanın sarkacından ayaklarının altında geçmişin kirli izleri silinirken senli şafaklar ağırıyordu sarı sarı başaklar boy verirken güneşin ilk ışıklarında kaybolmuştu hüzün ayaklarıma dolanan açık adreslerimle yol alırken bitimsiz bir geceye tuz gölünün üzerinden küçük küçük beyaz melekler el salladı bana suretinin gözlerimin yeşiline verdiği huzurla buğulu camların ardından izledim sana giden yolları
geride bıraktığım şehirlerin gölgeleri düşüyordu hayallerimin kıyılarına sözler kemiriyordu beynimin ücralarını dilime ezberlettiğim ise bir şarkının son mısraları ilk molada indirdim heybemdeki aşka katık ettiğim acılarımı bütün hayallerimi göğe bıraktım gecenin üşüyen ellerinde mavi mavi bulutlar resmettim karanlığın dipsiz kuyularına acemi bir ressamın aşina olduğu bir fırçayla umutlarımı kanadı kırık bir kuşun çırpınışlarından azad ettim
gönlümün dimağında huzurun bestesinden nasiplendim sana gelen yollarda hüznü gül kurusu koynuma kilitledim anahtarını sonsuzluğun topraklarına ektim mavi bir bulutun hücrelerinde nefes aldı ...AŞK
ey istanbul !!! sar şimdi üzerine kırmızının yasını ört yedi tepeni tut matemini
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.
Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.